Dergi Detay

Dergi Resmi

Dil ve Edebiyat (30. Sayı)

Değerli Okuyucularımız!

 

Zaman, aynı ırmakta ikinci kez yıkanmanın

mümkün olmadığı evrensel bir değişim ve dönüşüm

yasasıyla hareket eder. Zamanın bu yasasını hesaba

katmadan, ne dalından düşen yorgun bir meyvenin

kaderini ne de bülbüle naz ederek solup giden bir

gülün hüznünü anlayabiliriz. Olaylar, kişiler, varlıklar

bir nehir gibi zaman içinde akar, giderler.

İnsanın da uymak zorunda olduğu bu genel yasanın

bir gereği olarak zaman zaman kurum ve kuruluşlarda

da bazı görev değişiklikleri olur. 29 sayı boyunca

aşkını, şevkini, ilgi ve tutkusunu Dil ve Edebiyat Derneği’nin emrine

vererek bizlere sanat dolu, güzel, hoş, sevimli ve dopdolu bir dergi sunan

Sayın Mehmet Kamil Berse, yazılarıyla yardım ve desteğini esirgemeyeceği

sözünü vererek editörlük görevinden ayrılmış bulunuyor. Aynı aşk ve tutkuyla

devam etmek üzere bu onurlu görevi devralırken, bugüne kadarki

başarılı çalışmalarından dolayı kendilerine tebrik ve teşekkürlerimi sunuyor,

basın-yayın alanındaki yeni çalışmalarında başarılar diliyorum.

Değerli Dil ve Edebiyat Dostları!

Bilim, sanat, estetik ve edebiyat alanlarında üretilen tüm değerler, insanlığın

kullanımına sunulmak üzere evrensel bir havuzda toplanırlar. Bilinmesi

gereken, bu değerlerin onları üreten toplumların kültür özelliklerini

de bu havuza taşıyor olduğudur. Sayın Recep Garip’in de geçen sayımızda

belirttiği gibi, uzun ince bir yolda ilerleyen kültür, sanat, dil ve edebiyatımız,

inişli yokuşlu yollardan geçerek, sözü edilen evrensel havuza mutlaka yeni

ürünler, yeni teknikler, yeni tarz ve üsluplar taşımalıdır.

Hayatın her an değişen ahengiyle uyumlu bir değişim algısı, çağı, eşyayı,

olayları güncel bir gözle değerlendirebilme yeteneği kadar, bu değişimin

tadı, rengi ve kokusu mesabesindeki sanat ve estetik alanını Türkçemizin

en köklü, en kuşatıcı, en lirik ve en zengin anlamlı sözcükleriyle anlatma

bilincini de içeriyor olmalıdır.

Bu bilinçle yola çıkarak Türkçemizi sevdirecek yeni yol, yöntem ve teknikler

geliştirmeliyiz. Saray menüsüdür diye her öğünde hünkârbeğendi

yemekten zevk alamayacağımız gibi, sürekli eski eserler okumaktan, tarihin

edebiyat bahçelerinde dolaşmaktan da hoşnut olamayız. Dil öncelikle bir

iletişim aracıdır. Dilin iletişim aracı olma işlevi, onun en az tarihsel birikimimizi

muhafaza etme ve gelecek kuşaklara aktarma işlevi kadar önemlidir.

Çünkü iyi işlenmemiş, zayıf ve eksik kavramlı bir dille ne yüksek nitelikli

zihin işçiliği üretilebilir ne de kaliteli edebî eserler yazılabilir.

Gayret bayrağını devraldığımız bu noktada, güzel Türkçemize hizmet

yolunda tüm dil dostlarının yardım ve katkılarını umuyor, sevgili okuyucularımızdan

bugüne kadar verdikleri desteği bundan sonra da devam ettirmelerini

bekliyoruz.

Türkçemizi daha güzel, daha zengin bir dil hâline getirme yolunda hep

birlikte çaba göstermek dileğiyle…


Hüseyin Altuntaş

Editör