Dergi Detay

Dergi Resmi

Dil ve Edebiyat (47. Sayı)

Değerli Okuyucularımız!
 

Aylık dergilerin diğer basılı ürünlerden farkı sadece ayda bir çıkıyor olmaları

değildir; yılda sadece on iki kez önümüze gelecek bir yayının da

tıpkı evimizdeki duvar saatinin akrep ve yelkovanı gibi, muhtevasıyla

içinde bulunduğumuz zamanı okuyucuya doğru olarak hissettiriyor olması

gerekir.

Akrep ve yelkovanın üzerinde dönüp durduğu kadran, aylık dergilerde bütün yılı

kapsayan dört mevsime denk gelir bir bakıma... Sonbahar… Yaz ışığının azaldığı,

renklerin solduğu; neşenin hüzne, canlılığın durgunluğa dönüştüğü mevsim… Günlük

zamanın güneşin batmaya yakın saatlerine denk gelir saat kadranlarında… Okullar

başlar, tatiller biter, sanki her şeye yeniden başlanıyormuş gibi garip bir hareketliliğe

kavuşur sokaklar. Görünüşteki bu canlılığın ardında, tatlı yorgunlukların biriktirdiği hüzünlü

bir ruh hâli bekler insanı… İnsanın “Güz gülleri gibiyim / Hiç bahar yaşamadım /

Ya sevmeyi bilmedim yıllarca / Ya sevince geç kaldım” diyerek geçmiş günlerine sitem

etme ihtiyacı duyduğu “güz sendromu”dur bu...

Ne olursa olsun, ayrı bir güzelliği vardır sonbaharın... Bronz rengi yaprakların

eskimiş günler gibi yerlere serildiği bu aylarda, okuyucularımızın karşısına yine

beğenerek okuyacakları şiirler, hikâyeler ve yazı dosyalarıyla zengin içerikli bir

dergiyle çıkmak istiyoruz. Bu amaç doğrultusunda, dergimizin Kasım sayısını

“Mavera Özel Sayısı” olarak hazırladık. Ülkemizdeki edebiyat dergilerinin gelenekleri

arasında, zaman zaman özel sayılar çıkararak belli konular, yazarlar ve

şairler hakkında kapsamlı dosyalar yayımlama geleneği vardır. Özel sayılar, bir

bakıma şairlerimizin, ediplerimizin ve edebî yayınlarımızın geçtiği süreçlerin, aldığı

mesafenin ve evrildiği yönün referans noktaları hâlinde kayda geçirilmesi

anlamına gelmektedir.

Dil ve Edebiyat dergisi, bu geleneğe uyarak; 1976-1990 yılları arasında 163

sayı yayımlanan; İslam kültür ve medeniyetinin kodlarına bağlı kalarak Türk edebiyatında

Anadolu’nun gerçek kimlik ve kişiliğini temsil etmiş olan Mavera dergisini

özel sayı konusu yapmıştır.

Genel Yayın Yönetmenimiz Üzeyir İlbak’ın deyişiyle “Edebiyat dergileri, aynı

zamanda fikrî, edebî ve kültürel algı ve anlayışların ortaya çıktığı tarihsel şartları

anlamamıza; dönemin sosyal hayat ile diğer tüm ekonomik, politik gündemlerini

kavramamıza da imkânlar ölçüsünde kaynaklık ederler.” Dergilerin bu işlevlerinden

dolayıdır ki, biz de Türk edebiyatında önemli bir yeri olan, birçok kalemin yetişmesine

imkân sağlayan Mavera dergisini ele alarak kurucularıyla, yazar ve şairleriyle

görüştük; anekdotlar, hatıralar, mektuplar derledik.

Mavera’nın kurucularından, edebiyatımızın duayenlerinden Rasim Özdenören’le yapılan

söyleşide, okuyucularımızın hem o dönemin siyasi konjonktürüne, sosyolojik ve

kültürel ortamına ilişkin ipuçları yakalayacaklarını hem de bu önemli edebiyat ustamızın

zarif anlatımından edebî zevkler devşireceklerini umuyoruz. Üstlendiği manevi ağabeylik

görevini edebî zevkiyle harmanlayarak sürdüren Atasoy Müftüoğlu ile yapılan diğer

söyleşi de en az birincisi kadar dolu, önemli ve yararlı… Üzeyir İlbak, “Tefekkür ve Karşı

Duruş Kaleleri Olarak Bizde Dergicilik” başlıklı yazısıyla okuyucularımıza derginin tarihi,

bizdeki dergicilik ve dergilerimiz hakkında özet bir ufuk turu yaptırıyor.

Mavera dergisini ele aldığımız bu sayımızda okuyucularımızın ilgisini çekecek

diğer yazı türlerini de ihmal etmedik. Bu sayımızda da yine çeşitli hikâyelerimiz,

gezi yazımız, şiir ve denemelerimiz yer alıyor. Amacımız okuyucumuza her edebî

türden tadımlık lezzetler sunmak…

Ancak özellikle belirtmemiz gerekir ki, dergilere canlılık veren, onları ayakta

tutan, gelişip serpilmelerini sağlayan asıl güç, sahip olduğu okuyuculardır.

Daha güzel bir dergide buluşmak dileğiyle…

HüseyinALTUNTAŞ