Dergi Detay

Dergi Resmi

Dil ve Edebiyat (65. Sayı)

Değerli Okuyucularımız!

Geleceğimizi temsil eden gençliğin hatırı sayılır bir donanımla yetiştirilmesi gereğine

inanmayan bir tek vatandaşımız yoktur. Yüzyılların biriktirdiği yoksulluk ve yoksunluk yüzünden

başı önüne eğik yetişmiş onlarca neslimiz, şimdilerde taze umutlar, derin bir özgüven ve

dünyanın nereye gittiğinden emin bir bakış açısıyla başını kaldırmış, kendi geleceğine ilişkin

planlamalar yapıyor. Ebeveynler kısa süre öncesine kadar seçkin bir azınlığın yararlanabildiği

eğitim imkanlarından artık Anadolu’nun mağdur ve mazlum evlatlarının da yararlanabileceğini

görüyor, bunun sağladığı bilinçle ekonomik güçlerini eğitim süreçlerindeki yavrularının

önüne sermekten zerrece yüksünmüyor. Çünkü bizzat devletin bu konudaki gayretlerini

görüyor, açılan yeni dersliklerle ferah bir ortama dönüşen sınıfları, ezberci bir eğitim verilerek

teşebbüs yetenekleri zayi olan yavrularının yeni bir eğitim perspektifiyle düşünen, eleştiren,

öneren, fikir üreten özgüvenli bir nesle dönüştüğünü görüyor, izliyor, memnuniyetle ama

biraz da işin sonunun nereye varacağından hafif bir kuşku içinde süreci takip ediyor. Öyle

ya, artık devlet evlatlarının eline ileri teknoloji ürünü tabletler veriyor, benimsediği “Yapısalcı

Eğitim” anlayışıyla öğrencilerin öğrenme sürecinde daha fazla etkileşimde bulunmalarına

ve kendilerini ifade etmelerine imkan sağlıyor; bu sayede de öğrencilerin problem çözme

yeteneklerinin ve yaratıcılıklarının gelişmesine büyük ivme kazandırıyor.

Ancak, gerçeğin tamamı bu güzel, olumlu resimden ibaret midir? Ezberlemek yerine

araştıran, soruşturan; ezik ve sinik bir halde öğretmenin ağzına bakmak yerine, başlarına

çıkıp gizli kalmış yeteneklerini ortalığa saçan; evlerin sevimli çocukları olmaktan vazgeçip

büyüklerle eşit söz söyleme, kendine ait planlar yapma, gelecek ufku çizme konularında

yetkin bir birey olma özgüvenine kavuşan bir nesil gerçekten de donanımlı bir nesil olma

yolunda mıdır?

Kusur elbette salt eğitimcilerde, izlenen eğitim politikalarında değil… Çağın vebası olarak

nitelendirilebilecek kadar yaygın kişilik bozuklukları, özellikle de narsizm, bencillik, benmerkezcilik,

gerçeklikten beslenmeyen boş özgüven gibi nesilleri ahlakça çürüten olumsuz

durumları önlemenin, en azından geriletmenin tek çaresi yine eğitim… On yıl öncesine kadar

yürürlükte kalan geleneksel eğitim usul ve tekniklerinin yerine “Yapısalcı Eğitim” yaklaşımının

benimsenmesiyle elde edilen olumlu durumlar, yeterince vurgulanmayan ve eğitimin

merkezine yerleştirilmeyen “Değerler Eğitimi” eksikliği yüzünden, paradoksal bir şekilde,

kabuğunu kıran ama sağlam ve sağlıklı kişilikler geliştirmeyi başaramayan genç bireylerin

oluşmasına maalesef katkı sağlıyor. Değerler eğitimi, insanı insan yapan değerlerin genç

nesle kazandırılması faaliyetidir. İslam kültür ve medeniyetinin insana bakışıyla şekillenmiş

bu değerler, modern eğitimin kodlarına dönüştürülerek ivedilikle ve muhakkak gençliğimizin

algı dünyasına sunulmalıdır. Hiçbir şeyin zorla olamayacağı günümüzde, değerler eğitiminin

de pedagojik tekniklere uygun olarak yardımcı, destekleyici ve teşvik edici yöntemlerle bu

alana sürülmesi gerekiyor.

İşte tam bu noktada, samimi bir manevi sorumluluk duygusuyla üzerine düşeni yapmaya

çalışan TDED [Türkiye Dil Ve Edebiyat Derneği], her eğitim yılında olduğu gibi MEB

ile işbirliği içerisinde bu yıl da liselerarası bir yarışma düzenleyerek sosyal medya alanında

bir değerler eğitimi etkinliği gerçekleştiriyor. İnanıyor ve umuyoruz ki, öneminin yanı sıra

güncelliğiyle de toplumun ilgi alanında bulunan “Sosyal Medya ve Dil” konulu yarışmamız,

toplumda ve gençlerimizin algı dünyalarında önemli bir referans noktası olarak önemli bir

bilinç uyanışına neden olacaktır. TDED Genel Başkanlığı, bu yarışmayla gözettiği amacı şu

özet sözlerle kamuoyuna duyuruyor:

“Bu yarışma; toplumun diyalog ve iletişiminde önemli bir mecra haline gelen “Sosyal

Medya”yı, dili tahrip etmeden, ahlakî ve estetik değerleri göz ardı etmeden, toplumu oluşturan

en küçük birim olan insanı; insanın inanç ve değer olarak bildiği hiçbir kutsalı dışlamadan,

temel hak ve özgürlükleri kendi adına kullanırken diğer bireylerin temel hak ve

özgürlüklerini ihlal etmeden, kimseyi ötekileştirmeden, her yaşta, her bireyi önemseyerek,

insanın ve toplumun yararına bir ortam haline getirmek ve bu konuda gençlerin duyarlılığını

artırmak amacıyla düzenlenmiştir.”

Gençlerimiz her şeye değer.

Hüseyin ALTUNTAŞ