Dergi Detay

Dergi Resmi

Dil ve Edebiyat (70. Sayı)

Editörden
Hüseyin ALTUNTAŞ
h u s e y i n a l t u n t a s s @ g m a i l . c o m

Değerli Okuyucularımız! Hayatın, evrenin, evrendeki oluş süreçlerinin temel özelliklerinden biri de değişimdir.
Evrensel bir yasa olan “değişme”nin kemale ve zevale olmak üzere
iki yönü olduğu herkesçe bilinen bir gerçek... Bilim insanları, zevale, yıkıma,
nihai tükenişe doğru ilerleyen değişimi evrensel entropi kavramıyla ifade etmişlerdir.
Kâinata verilen hayat enerjisi, yaratılışın ilk gününden başlamak üzere, dağılma,
bozulma, güç kaybetme sürecine mahkûmdur. Vahiy kökenli Yahudilik ve Hristiyanlık
ile beraber İslam dini de nihai menzile yönelik bu evrensel gidişatın sonunu “kıyamet
[apokaliptik son]” kavramıyla ifade etmiştir. “Göklerde ve yerde var olan her şey yok
olup gitmeye mahkûmdur. Ama kudret ve ihtişam sahibi olan Rabbinizin Zâtı sonsuza
dek kalıcıdır” (Rahman/26-27).
Zeval, evrenin kaderi olduğu gibi insanın da kaderi… Evrensel entropinin önünden
kaçabilecek tek olgu, insan iradesinin mahsulü olan eylemler ve bu eylemlerin ahlaki
değerleri… Her şey yok olup gider, geriye sadece iyiliklerimiz [salih ameller] kalır.
Evrenin yaratılıştan getirdiği enerji nasıl gün gün dağılıyor ve geri dönüşsüz olarak
evrenin her noktasına yayılıyorsa, her insan evladı da zevale doğru ilerleyen bu süreçte
didiniyor, çabalıyor, arkasında olumlu veya olumsuz ayak izleri ve eserler bırakarak
insan olmanın gereğini yerine getiriyor.
Bütün bunlar hayatın her an değişmekte oluşunun göstergeleri… İnsan çabası,
değişimin en değerli bileşeni… Değişimi en iyi anlatan özdeyişin sahibi Herakleitos
“Aynı ırmakta iki kez yıkanılmaz” derken, değişimin sadece zorunluluğuna vurgu yapıyor.
Oysa ırmağı hep aynı ırmak yapmayan şey, salt o ırmaktaki su moleküllerinin akıp gitmesi
değil, âdemoğullarının o ırmakta yıkanmak isteyip istememesidir de aynı zamanda…
Evren insanı değiştirdiği gibi, insan da eylemleriyle evreni, en azından evrenin bir
parçası olan dünyayı değiştirir, dönüştürür. Kıymetli olan, zevale gitmekte olan dünya
hayatına kalıcı değerlerle etkide bulunmak... İnsanın biyolojik hayatiyeti nasıl entropiye
ters --mevzii ve geçici- bir olumluluk durumuysa, insanın sosyal, ekonomik, sanatsal ve
edebi etkinlikleri de ahlaki değerleri nispetinde zevale uğramayacak olumluluklar arasında
sayılır. İnsan denen varlık, sürekli değişen dünyaya bu değişim dinamiğiyle uyum
sağlar; uyum sağlamanın da ötesine geçer ve değişimi iyi yöneterek Rabb’inin hoşnut
olacağı bir çerçevede hep daha iyiye ulaşmak üzere çaba gösterir.
Değerli Okuyucularımız!
Kısaca ne mi söylüyoruz? Değişim kaçınılmaz... Değişim, varlığın ayrılmaz niteliği…
İnsanın en değerli çabası, değişimi olumlu değerler üretmek üzere yönetebilmesi…
Dil ve Edebiyat dergisi olarak biz de bu çaba içerisindeyiz. Dergimizi daha iyi,
daha başarılı ve etkin bir konuma yükseltmek üzere değişim yasasının gereklerini
elbirliğiyle yerine getirmeye çalışıyoruz.
Hiçbir aksama olmadan, erteleme veya birleştirme yoluna gitmeden, 70’inci sayımızı
da önünüze getirdik. Bize bu imkânı veren Rabb’imize hamd ederken, dergimizi
okuyarak, başka okuyanlara tavsiye ederek, çoğu zaman takdir, gerektiğinde de eleştirerek
bize destek veren siz saygıdeğer okuyucularımıza gönülden teşekkür ederiz. Taleplerinize
her zaman kulak verdik, bundan sonra da vermeye devam edeceğiz. Değişim
dedik ya, sizlerin değişim taleplerinizi de algıladık ve bu talebi arkamıza alarak 71’inci
sayımızdan itibaren önünüze farklı boyutlarda, elleriniz gibi gözlerinizin dokunuşlarını
da hesaba katan yeni çehreli, özgün görünümlü bir dergi koymaya karar verdik.
Dergimizi çoktandır talebiniz olan daha kısa ebatlarda, tek elle tutulabilen, kitap
rengi kâğıda basılı, gözü yormayan, katlanarak okunabilen bir dergiye dönüştürmeyi
arzu ediyorduk. Her an koşmayı gerektiren “değişim” parkuruna en uygun zamanda ve
en gerekli noktada girmek için bugünü bekledik. İnşallah önümüzdeki sayıdan itibaren
bu yöndeki taleplerinize uygun olduğuna inandığımız yeni ölçü ve görünümümüzle
karşınızda olacağız.
Daha güzel bir dergide buluşmak dileğiyle...