Dergi Detay

Dergi Resmi

Dil ve Edebiyat (76. Sayı)

Editörden
Hüseyin ALTUNTAŞ

Değerli Okuyucularımız!
Bahar mevsiminin erguvan rengiyle sarmaşıp canlılık ve neşesini İstanbul’un
dört bir köşesine yaydığı bu ayda, İslam dünyasının da bilim, sanat ve kültür alanında
nice güzelliklere ulaşmasını diliyoruz. Biz edebiyatseverler, hayata güzellik
katan olguların salt hayatı kolaylaştıran yenilikler olmadığına inanır, kadim değerlerimizi
zamanın ruhuna uygun yeni estetik formlar içinde görünür kılmanın
heyecanını hissederek çalışırız.
Bir edebiyat dergisi olarak görevimiz, medeniyetimizin yüzyıllar içerisinde
biriktirdiği güzellikleri kendi doğal mecraları olan şiir, hikâye, makale, deneme,
eleştiri, anı türü yazılarla okuyucunun beğenisine sunmak, böylece Batı’nın modern
zamanlarda ürettiği, üretimini desteklediği, üreterek diğer kültürlerin canına
kast ettiği saldırgan ve hayâsız edebiyat ürünlerinin istilasına mümkün
olduğu kadar engel olmaktır. Bunu başarabilir miyiz? Başarıya giden yolun ilk
adımı irade ve niyet, ikinci adımı cesaret, ilk durağı ise tecrübe ve iç eleştiridir.
O durakta durur, geçmişi değerlendirir, elimizde ne biriktiğine bakar, yıllar
içerisindeki kazanımların sarf edilen enerjiyle olumlu bir korelasyon içinde olup
olmadığını inceler, eksikliklerimizi saptar, gereksiz fazlalıklarımızı tasfiye ederiz.
Bütün bunları yaptıktan sonra kat etmemiz gereken mesafenin neresinde
olduğumuzu hesaplar, sonuç olarak cirmimiz kadar işlev görüp görmediğimizi
değerlendirerek muhasebemizi tamamlarız.
Medeniyet olarak tefekkürü ve üretken çabaları terk edişimizin üzerinden
uzun yüzyıllar geçti. Bu süre içerisinde başlıca rakibimiz olan Hristiyan kültür ve
medeniyet havzasıyla aramızda hesaplanması zor mesafeler birikti. Farkındalık,
bu olumsuz mesafeleri azaltmayı sağlayacak ilk gerçekçi aşama olacağından,
öncelikle yükseliş ivmemizin azaldığı, yavaş yavaş durağanlığa mağlup olarak
düşüşe geçtiğimiz tarihsel dönemeçleri doğru anlamamız gerekiyor. Bu nedenle
de söz konusu süreçleri isabetle tahlil etmemiz ve gerçekçi bir perspektifle değerlendirmemiz
hayati bir öneme sahip... Atalar sözüyle ifade etmek gerekirse,
yiğide yaraşan, düştüğü yerden kalkmaktır. Yiğidin düştüğü yerden kalkması güzel
de, öncelikle nerede düştüğü konusunda yanlış bilgi sahibi olmamaya dikkat
etmeli değil miyiz? Bir Nasrettin Hoca fıkrası bu netameli konuya çok anlamlı
bir değini içerir: Ahırda yüzüğünü düşürüp kaybeden Hoca, kaybettiğini ahırın
dışarısında ararken dostları meseleye muttali olur ve müstehzi bir eda ile ona
ahırda kaybettiğini neden dışarıda aradığını sorarlar. Hoca, hamakatından değil,
insanların çoklukla meyyal olduğu gerçekçi olmayan gayretkeşlikleri ima eden
hikmetli yaklaşımıyla “Ahırın içerisi karanlık; yüzüğü dışarıda, aydınlıkta aramak
daha kolayıma geldi” diye cevap verir.
Edebiyatın imkânlarıyla medeniyetimizin tefekkür havuzuna yeni görüşler,
farklı düşünce ve öneriler akıtmak yararlı ve gerekli ise de, tarihi analitik bir
gözle inceleyip hatalarımıza ilişkin sosyolojik yasaların elverdiği yargılarda bulunmak
bir edebiyat dergisinin görevi değildir. Bu nedenle biz dergi olarak medeniyet
sorunlarımızı incelemeye yönelecek donanımlı zekâlara kısa hatırlatmalarda
bulunuyor, kültür, sanat ve edebiyat alanındaki sorunlarımızın altına birer
farkındalık tiki atmakla yetiniyoruz.
Değerli Dil ve Edebiyat Dostları!
Hedefimiz, dergimizi her geçen gün daha beğenerek okuyacağınız bir içerik
ve görünüme kavuşturmak… Bunun yolu işimize daha fazla özen göstermekten,
harcanacak daha fazla kaynak ayırmaktan geçiyor. Her ikisi için de sizin destek,
teşvik, eleştiri ve önerilerinize ihtiyaç var. Herkesçe bilinir: Kazanç amaçlı girişimlerin
gıdası müşteri talebi, kültür ve sanat amaçlı dergilerin gıdası okuyucu
iltifatıdır.
Daha güzel bir dergide buluşmak dileğiyle…