Dergi Detay

Dergi Resmi

Olağan Hikaye (13. Sayı)

Söz’e Sahip Çıkmak

Yeni sayımızla sizleri selamlıyoruz. Bu sayı bizim için
yeni bir dönemin başlangıcı oluyor. Geçirdiğimiz 2 yıl süresince
elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. Bazı
konular üzerine düşündük, düşündüğümüz konuları dosya
hâline getirdik. Burada yeni ve yeniden düşünüşlere ihtiyaç
vardı, ele aldığımız hiçbir konuda her şeyiyle konuyu
çerçeveleyebileceğimiz gibi bir iddiamız olmadı. Küçük de
olsa bir farkındalık ortaya koymak, bununla daha farklı çevrelerde
meselelerin tartışılır hâle gelmesini sağlamak temel
gayemizdi. Türkiye özelinde düşünürsek 40 yıla yakın bir
süredir gündemimizde olan postmodernizm, postmodernite
gibi meselelere eleştirel bir noktadan yaklaşarak eski itirazları
yeniden dillendirdik. Böylelikle bir dinamizm kattığımızı
düşünüyorum. İlk sayımızda gerçeklik meselesini masaya yatırarak
başladığımız yolculukta ironi, yeniden yazım gibi edebiyat
tarihi boyunca var olagelmiş hususlara bir de buradan
bakalım dedik. Dedik ki postmodernistlerin ironiyi kullanışı
yıkıcı, dedik ki postmodern yeniden yazım dediğiniz yerde
bazı çatlaklar var. Dedik ki “estetik olan ahlakî olmak zorunda
değildir.” diyen bakış açısına sözümüz yok, muhatap dahi
almıyoruz, biz de oradayız diyene de sözümüz yok. “Ama biz
farklı bir hikâyenin peşindeyiz, onun imkânlarını arıyoruz.”
diyorsak bazı çatlakları, çıkmazları görmek, üzerine düşünmek
zorundayız. Yeniden yazım, ironi, üstkurmaca gibi hususlar
dün başlamadığı gibi yarın da sona ermeyecek. Dünya
dönmeye devam ettikçe bunlar var olmaya devam edecek.
Sözümüzü inşa ederken nerede durduğumuzdur asıl olan.
Biliyoruz ve iman ettik herkes açtığı çığırdan sorumlu
tutulacaktır. Kültürel anlamda güçlü bir edebiyat verimi ortaya
koymak, evrensellik, edebiyatta genel geçer ilkeler hepsine
tamam ama her şeyden önce göğsümüzü gere gere şöyle
remel yapar gibi ortamlarda salına salına Sezai Karakoç’un
edebiyattaki turnusoluyla biz Müslümanız diyelim. Bırakalım
böyle deyince, bazı değerlere vurgu yapınca, sınırlarımız
var deyince, böyle edebiyat olmaz, bunlar edebiyat değil desinler.
Benzerini yapmaya çalışmak, benzemeye çalıştığını
güçlendirmekten başka şeye yaramaz ya da neydi taklit aslını
yaşatır. Bizim sahtelik üzerine kurulmuş bir edebî anlayışı
yaşatmak veya onun kenarında kıyısında yanaşma olmak
gibi bir niyetimiz yok, hiç olmadı. Siz edebiyatın iyisini, “iyi
edebiyatı” bilirsiniz, biz imkânımız nispetince “Söze” sahip
çıkmaya çalışıyoruz... 3. dönemimize başladık. Bu sayıdan
sonra merkezimizde aile olacak. Şimdiden duyurmuş olalım.
Keyifli okumalar.

Yunus Emre Özsaray