FATİH SULTAN MEHMED

FATİH SULTAN MEHMED

03/05/2024

“Hakiki sanat muhteşem bir şehir vücuda getirmek ve halkın kalbini saadetle doldurmaktır."

Dünya tarihinin akışını değiştiren, kadim Roma'nın son kalesi Bizans'ın varlığını nihayetlendirerek Doğu'nun ve Batı'nın Sultanı imzasıyla çağlar açan-çağlar kapatan, insanlık tarihinde hayret ve hayranlık uyandıran Fatih Sultan Mehmed’i vefatının sene-i devriyesinde rahmet ve saygıyla yâd ediyoruz.

 

FATİH SULTAN MEHMED (1432-1481)

27 Recep 835 (30 Mart 1432) tarihinde Edirne’de doğdu. II. Murad’ın dördüncü oğludur. 1443 baharında iki lalası Kassabzâde Mahmud ve Nişancı İbrâhim b. Abdullah Bey ile Edirne’den Manisa’ya vali gönderildiği bilinmektedir. Aynı yılın sonlarında ağabeyi Amasya valisi şehzade Alâeddin Ali Çelebi’nin vefatı üzerine tahtın tek vârisi durumuna geldi. Tahttan çekilmeyi düşünen II. Murad 847 (1444) baharına doğru onu Manisa’dan yanına getirtmiştir. II. Murad oğlu Mehmed’i tahtına geçirip “kaymakam ederek” Anadolu’ya geçti. Ağustosta Mihalıç ovasında kapıkulu ve paşalar önünde tahtı resmen oğlu Mehmed’e bıraktığını ilân etti. Kendisi Bursa civarında zâhidlerle inzivâ hayatına çekildi. Devletin henüz on iki yaşında olan tecrübesiz bir gencin eline bırakılması içeride ve dışarıda büyük buhranlara yol açtı. Balkanlar’da ve Anadolu’da II. Murad zamanında alınan yerler terkedildi. Anadolu’da ise Karamanoğlu’na Beyşehri, Akşehir, Seydişehir ve Oklukhisarı terkedilmişti. Sultan Mehmed aynı zamanda büyük bir iç bunalımla da karşı karşıya kaldı. Küçük yaştaki padişah duruma hâkim olamıyordu. Bursa’ya gönderilen Kassabzâde Mahmud Bey’in ısrarları neticesinde nihayet II. Murad inzivâsını bıraktı, Edirne’ye geldi. Çandarlı Halil Paşa, Varna zaferinden sonra eski itibarı yükselen ve gerçek iktidarı elinde tutan II. Murad’ı gerçek padişah sayıyor ve rakiplerine karşı Edirne’de kalması için direniyordu. II. Murad geleceği için tehlikeli olabileceğini düşünerek oğlunu tahttan indirmek istemedi; Edirne’de birkaç gün kalıp Manisa’ya çekildi. Rakipleri onun dikkatli barış siyasetine karşı fütuhatçı bir siyaseti desteklemişler ve genç padişahı bu yolda teşvike başlamışlardı. İstanbul’un fethi fikri bu tarihte yeniden ortaya atıldı. Yeniçerilere güvenen Çandarlı Halil Paşa, II. Murad’ı tahta geri döndürmek için faaliyetlerini hızlandırdı. II. Murad da oğlunun durumunu tehlikeye düşürmeden ve bir iç savaşa yol açmadan tahta gelmek istiyordu. Çandarlı’nın gönderdiği gizli haberle 8 Safer 850’de (5 Mayıs 1446) yola çıkmış olan II. Murad Edirne’deki isyan sebebiyle Bursa’ya gelip bir süre bekledi, ardından ağustosta Edirne’ye geldi ve yeniçerilerin yardımıyla tekrar tahta çıktı. II. Mehmed hemen Manisa’ya gönderildi. Kendisine atabey olarak Zağanos ve Şehâbeddin paşalar tayin edildi. II. Mehmed’in 1444 Ağustosundan 1446 Ağustosuna kadar sürmüş olan bu ilk saltanat dönemi kişiliğinde kuvvetli etki yapmıştır. 

Mehmed Çelebi, Dulkadıroğlu Süleyman Bey’in kızı Sitti Hatun ile evlendi (Kasım-Aralık 1450). II. Mehmed’in gelinle Manisa’ya gitmesinden az sonra Çandarlı tarafından gönderilen gizli bir mektup babasının öldüğünü ve acele pâyitahta hareket etmesini bildiriyordu (10 Şubat 1451). II. Mehmed süratle Gelibolu’ya geldi. O sırada babasının ölüm haberi yayılmış ve Edirne’de yeniçeriler ayaklanmıştı. Çandarlı Halil Paşa üzerlerine asker göndererek durumu kontrol altına aldı ve yeni padişah adına bağış vaat etti. Yeniçeriler “Çandarlı Halil’e olan saygıları sebebiyle” yatıştı. Mehmed, 16 Muharrem 855’te (18 Şubat 1451) on dokuz yaşında ikinci defa Osmanlı tahtına çıktı. Manisa’da geçirdiği beş yıl onu olgunlaştırmıştı. Bu sırada siyasî durum da düzelmişti. Çandarlı’nın siyaseti ve II. Murad’ın Mora (850/1446), Arnavutluk ve Kosova (852/1448) zaferleri, Eflak’ta Yergöğü’nün alınması (853/1449) Balkanlar’da Osmanlı nüfuz ve hâkimiyetini tekrar kuvvetle yerleştirmiş, yeni Haçlı girişimlerine karşı Avrupa’nın cesaretini kırmış, İstanbul fethini de yakınlaştırmıştı.

Sultan II. Mehmed’in cülûsu düşmanları ümitlendirdi. İlk saltanatı sırasında devletin düştüğü perişan durumu hatırlayanlar Osmanlı Devleti’ne yeni bir darbe vurma zamanının geldiğine hükmetmişlerdi. II. Mehmed, Sırplar ve Bizanslılar ile babasının yaptığı antlaşmaları onayladı. Yeni padişah, Karamanoğlu’na Alâiye Kalesi’ni bırakmak suretiyle bu tarafta barışı sağladı, hızla Edirne’ye döndü. Dönüşte Yeniçeri Ocağı esaslı biçimde yeniden örgütlendi. Padişah, Halil Paşa’ya Anadoluhisarı karşısında bir hisar yapılmasını emretti; Zağanos’un gayretiyle Muharrem 856’da (Şubat 1452) sahilde ilk kale yükselmiş bulunuyordu. II. Mehmed imparatora İstanbul’u teslim etmesi, aksi halde savaşa hazırlanması gerektiğini bildirerek savaş ilân etti.

İstanbul muhasarası 26 Rebîülevvel - 20 Cemâziyelevvel 857 (6 Nisan - 29 Mayıs 1453) tarihleri arasında elli dört gün sürdü. Saldırı günü ilkin Edirnekapı tarafında beş on gazi duvar üzerine çıkıp sancak dikti. Fakat asıl ordu Topkapı ile Yalıkapı arasında açılan gediklerden şehre girdi. İstanbul’un fethi, Osmanlı Devleti’nin kesin kuruluşunu ve padişahın durumundaki değişiklikle sonraki büyük fütûhatı hazırlayan esas olaydır. Fetih sayesinde II. Mehmed kendini bir dünya imparatorluğunun sahibi görmüş, mutlak ve sınırsız bir iktidar kazanmıştır. Bu inancı onun bir taraftan sürekli fütuhat faaliyetinin, diğer taraftan merkeziyetçi hükümetinin temeli ve hareket noktası olmuştur.

Yeni bir imparatorluğun gerçek mânada kurucusu olan Fâtih Sultan Mehmed, yeni bir sefer için Üsküdar’a geçtikten sonra Üsküdar ile Gebze arasında Hünkârçayırı (Maltepe civarında) denilen yerde 4 Rebîülevvel 886’da (3 Mayıs 1481) vefat etti. Ölüm sebebi nikris hastalığına bağlanır. Zehirlenerek öldüğü yolundaki iddialar Âşıkpaşazâde’de yer alan bilginin yorumuna dayanır ve başka kaynaklarla doğrulanmaz. Türbesi, yaptırdığı ve kendi adıyla anılan cami hazîresindedir.

 

Kaynak: TDV İslâm Ansiklopedisi

Galeri