ARİF NİHAT ASYA

ARİF NİHAT ASYA

05/01/2024

“Gel, ey Muhammed, bahardır…

Dudaklar ardında saklı

Âminlerimiz vardır…”

 

Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya’yı, vefatının sene-i devriyesinde rahmet ve saygıyla yâd ediyoruz.

 

ARİF NİHAT ASYA (1904-1975)

Asıl adı Mehmed Arif’tir. 7 Şubat 1904’te Çatalca’da doğdu. Babası Zîver Efendi aslen Tokatlı, annesi Zehra Hanım ise Tırnovalıdır. Henüz yedi günlükken babasını kaybetmesi, annesinin de başka biriyle evlenmesi üzerine çocukluğunu akrabalarının yanında geçirmek zorunda kaldı. Balkan Savaşı sonunda İstanbul’a geldi. İlk tahsilini Kocamustafapaşa ve Haseki mahalle mekteplerinde tamamladıktan sonra Gülşen-i Maârif Rüşdiyesi’ne girdi. Buradan Bolu Sultânîsi’ne, oradan da Kastamonu Sultânîsi’ne geçti. Lise yıllarında Kastamonu’nun İstiklâl Savaşı’nı destekleyen heyecanlı havasını yaşadı. Bir süre sonra İstanbul Dârülmuallimîn-i Âliyesi’ne girdi, bir yandan da İstanbul Postahanesi’yle Anadolu Ajansı’nda çalıştı. 1928’de okulun edebiyat bölümünü bitirdi ve öğretmen olarak Adana’ya tayin edildi. Adana Lisesi ile kız ve erkek öğretmen okullarında on dört yıl edebiyat öğretmenliği ve idarecilik yaptı. 1950-1954 yılları arasında Adana milletvekili oldu, 1954’te tekrar öğretmenliğe döndü. 1959-1961 yıllarında Kıbrıs’ta çalıştı. 1962’de emekli oldu; 5 Ocak 1975’te Ankara’da vefat etti. Şiir yazmaya erken yaşta başlayan Arif Nihat’ı şiirle ilgilenmeye yönelten ilk örnekler, I. Dünya Savaşı yıllarında bazı destancıların Haseki’de okuyarak sattıkları harp destanları olmuştur. Daha çok şiir, mensur şiir, fıkra, deneme ve vecizeleriyle şöhret kazanan Arif Nihat edebiyat hayatına şiirle başladı. Şiir ve mensur şiirlerini Hayat, Çağlayan, Türk Yurdu, Hisar, Elif, Defne, Türk Sanatı ve Devlet gibi dergilerde yayımladı. Görüşler ve Başak adıyla iki de dergi çıkardı. Bazı fıkra, deneme ve vecizelerini ise Türk Sözü, Demokrat, Yeni İstanbul ve Memleket gazetelerinde neşretti. Arif Nihat 1933 yılından itibaren Üsküdar Mevlevîhânesi’nin son şeyhi Ahmed Remzi Akyürek’le sıkı bir münasebet kurmuş ve onun teşvikleriyle, şiirinde geniş bir akis bulacak olan Mevlevî kültürünü yakından tanıma imkânı bulmuştur. Kubbe-i Hadrâ adlı kitabındaki şiirleri bütünüyle Mevlânâ ve Mevlevîlik’le ilgilidir. Aruz, hece ve serbest vezni başarıyla kullanan Arif Nihat’ın şiirine uyguladığı vezinlerde görülen bu çeşitlilik nazım şekillerinde de kendini göstermektedir. Onun şiirinde halk ve divan edebiyatı nazım şekilleri yanında modern edebiyatın nazım şekilleri de yer almıştır. En çok kullandığı nazım şekli ise rubâîdir. 

 

ESERLERİ

Şiirleri: Heykeltraş (İstanbul 1340 r.), Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor (İstanbul 1945), Rubâiyât-ı Ârif (Ankara 1956), Kökler ve Dallar (İstanbul 1964), Kıbrıs Rubâîleri (Ankara 1964), Nisan (Ankara 1964), Emzikler (1964), Duâlar ve Âminler (İstanbul 1967), Kova Burcu (1967), Kubbe-i Hadrâ (1967), Yürek (1968), Avrupa’dan Rubâîler (1969), Köprü (1969), Aynalarda Kalan (1969), Basamaklar (1971), Divançe-i Ârif (1971), Şiirler (seçmeler 1971). 

Mensur Şiirleri: Yastığımın Rüyası (Adana 1930), Âyetler (Adana 1936).

Nesirleri: Kanatlar ve Gagalar (vecizeler 1945), Enikli Kapı (1964), Terazi Kendini Tartmaz (1967), Tehdit Mektupları (1967), Onlar Bu Dilden Anlar (Ankara 1970), Aramak ve Söyleyememek (1976), Kanatlarını Arayanlar (1976).

 

Kaynak: TDV İslâm Ansiklopedisi

Galeri