CENAB ŞAHABEDDİN

CENAB ŞAHABEDDİN

12/02/2024

“Çalışmak öyle emin bir bastondur ki her düşen ona dayanarak kalkabilir.”

Servet-i Fünûn dönemi şair ve nesir yazarı Cenab Şahabaeddin’i, vefatının sene-i devriyesinde rahmet ve saygıyla yâd ediyoruz.  

CENAB ŞAHABEDDİN (1871-1934)
2 Nisan 1871’de Manastır’da doğdu. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında şehid düşen binbaşı Osman Şahabeddin Bey’in oğludur. Babasının ölümü üzerine altı yaşlarında iken ailesiyle birlikte İstanbul’a gitti. Bir süre Tophane’de Mekteb-i Feyziyye’ye devam etti; daha sonra girdiği Eyüp Askerî Rüşdiyesi’nin yıkılması üzerine Gülhane Askerî Rüşdiyesi’ne geçti ve 1880 yılında buradan mezun oldu. Okulun benimsediği usul gereğince kura ile Tıbbiye İdâdîsi’ne girdi, iki yıl okuduktan sonra Askerî Tıbbiye’nin beşinci sınıfına kabul edildi. 1889’da doktor yüzbaşı olarak okulu bitirdi. İyi bir derece ile mezun olduğu için 1890 yılı başlarında cilt hastalıkları sahasında ihtisas yapmak üzere devlet tarafından Paris’e gönderildi. Burada dört yıl kadar kaldı. Avrupa dönüşü bir müddet Haydarpaşa Hastahanesi’nde hekimlik yaptı; takip edildiği korkusuyla İstanbul’dan uzak bir yerde görev almak için Karantina Dairesi’ne geçmeyi tercih etti. Mersin ve Rodos’ta karantina doktoru olarak çalıştı. 1896’da sıhhiye müfettişliği göreviyle Cidde’ye gönderildi. 1898’de Cidde’den merkez müfettişliği vazifesiyle İstanbul’a döndü. Bir ara Suriye vilâyeti sıhhiye reisliğinde bulundu. II. Meşrutiyet’in ilânından sonra Meclis-i Kebîr-i Sıhhî üyeliği ve Dâire-i Umûr-ı Sıhhiyye müfettişliğiyle tekrar İstanbul’a döndü. I. Dünya Savaşı başladığı sırada kendi isteğiyle emekliye ayrıldı.
Aynı yıl Dârülfünun Edebiyat Fakültesi Lisan Şubesi Fransızca tercüme müderrisliğine tayin edildi, iki ay sonra da Garp edebiyatı müderris vekili oldu. 30 Mayıs 1919’da Dârülfünun Osmanlı edebiyat tarihi müderrisliğine getirildi. Bir gün derste Yunanlılar’ı övüp Millî Mücadele’yi küçümseyen sözler sarfettiği ileri sürülerek Dârülfünun öğrencileri tarafından diğer bazı hocalarla birlikte aleyhinde nümâyişler düzenlendi. Cenab’ın o sözleri söyleyip söylemediği tesbit edilemediyse de önceki bazı siyasî yazıları onu suçlu bulmaya yeterli görüldü. Ali Kemal, Rıza Tevfik, Hüseyin Dâniş ve Barsamyan Efendi ile beraber Dârülfünun’daki görevinden istifa etmek zorunda bırakıldı (Eylül 1922). Bu olaylar üzerine bir çeşit inzivayı tercih eden Cenab Şahabeddin, daha çok edebiyat ve sanat konularında yazı faaliyetine devam etti. Son yıllarında yoğun bir şekilde üzerinde çalıştığı sözlüğünü tamamlayamadan 13 Şubat 1934’te beyin kanaması sonucu öldü ve Bakırköy Mezarlığı’na defnedildi.
Eserleri
Şiirler. 1. Tâmât (İstanbul 1303), 2. Cenab Şahabeddin’in Bütün Şiirleri (İstanbul 1984).
Seyahat Yazıları. 1. Hac Yolunda (İstanbul 1325, 1341), 2. Avrupa Mektupları (İstanbul 1335). 
Tiyatrolar. 1. Kör Ebe (İstanbul 1333). 
Diğer Kitapları. 1. Evrâk-ı Eyyâm (İstanbul 1331), 2. Nesr-i Harb, Nesr-i Sulh ve Tiryâki Sözleri (İstanbul 1334), Cenab’ın Vilyam Şekspiyer (İstanbul 1931) adlı bir incelemesi de bulunmaktadır.

Kaynak: TDV İslâm Ansiklopedisi
 

Galeri