Dil ve Edebiyat (100. Sayı)
Dergi Ücretsizdir
Değerli Okuyucularımız!
Zaman, aynı ırmakta ikinci kez yıkanmanın
mümkün olmadığı evrensel bir değişim
ve dönüşüm yasasıyla ilerler. Olaylar,
kişiler, varlıklar bir nehir gibi zaman
içinde akar, giderler. İnsanın da uymak
zorunda olduğu bu genel yasanın bir gereği
olarak 100 sayı boyunca aşkımızı, şevkimizi,
ilgi ve tutkumuzu dergimizin emrine
vererek sizlere sanat dolu, güzel, hoş,
ağırbaşlı ve okunabilir bir dergi sunmaya
çalıştık. İnsanlar, yapmayı düşündükleri
herhangi bir başlangıç ya da devam ettirmeyi
planladıkları herhangi bir iş için
göze iyi görünen, zihne çabuk etki eden
vurgulamalar yapmayı sever. Bu nedenle
de, tıpkı dar, sivri ya da kavisli belirgin
köşeler gibi takvimin de belli tarihlerini,
işlerin bazı sayılarını, olayların yıldönümlerini
referans almayı önemserler. Biz de
dergi olarak bu insani eğilimden yararlanıp
100’üncü sayımızı adeta eski dönemin
bir muhasebe raporu, bundan sonraki
dönemin de girizgâhı olarak hazırlamayı
arzu ettik. Aslında 99 sayımızda nasıl hareket
ettiysek, muhtemelen bundan sonra
da daha güçlü bir aşk ve tutkuyla aynı yolda
koşturmaya devam edeceğiz.
100 sayı az değil… İnsan ömründe sekiz
yıla tekabül eden 100 ay… Genel Yayın
Yönetmenimiz Üzeyir İlbak, 100 aylık sergüzeştimizi
özetlediği “Bir Medeniyet Tasavvuru
Yolculuğunda Mecmua/Dergi; [Dil
ve Edebiyat Dergisi’nin Ak Yüz’ü] başlıklı
yazısında “Dergi ömürlerinin kısacık zamanlarla
sınırlı olduğu bir dünyada bizim
dergimiz tarih olmadı, tarihe not biriktirmeye
devam ediyor” diyor.
100’üncü sayımızda yer almak isteyen
çok sayıda şiir, makale, deneme ve
hikâyemiz oldu. Ne var ki, bu duygusal
taleplerimiz, matematiksel imkânların sınırlarını
sadece bir forma kadar esnetebildi.
Böylece 96 olan sayfa sayımızı bu
sayıya özgü olmak üzere 112’ye çıkardık.
Mustafa Özçelik ve Hasan Akay’ın şiirleri,
Tacettin Şimşek’in “Pertevniyal” başlıklı
hikâyesi, Ertuğrul Yaman’ın “Türkçenin
Yazım ve Söyleminde Estetik Etkiler” ile
Muhammed Çiftçi’nin “Kültür ve Dil Münasebetinin
Şahsiyete Etkisi” başlıklı dil
makaleleri, Recep Seyhan ve Rıdvan Canım’ın
gezi yazıları, Ali Ural ile söyleşi, bu
sayımızdaki eserlerden bazıları…
Gayret bayrağını yeniden ele aldığımız
bu noktada, güzel Türkçemize hizmet yolunda
tüm dil dostlarının ilgi ve katkılarını
umuyor, sevgili okuyucularımızdan bugüne
kadar verdikleri desteği bundan sonra
da devam ettirmelerini bekliyoruz.
Türkçemizi daha güzel, daha zengin
bir dil hâline getirme yolunda hep birlikte
çaba göstermek dileğiyle, nice yüz sayılara…
Hüseyin ALTUNTAŞ