
Dil ve Edebiyat (198. Sayı)
Dergi Ücreti : 18 ₺
Kuralsız Bir Dünyada Yaşamak
ÜZEYİR İLBAK
Zigmınt (Ziygmunt) Bauman, Kuşatılmış Toplum isimli kitabında “Küresel mekân bir hu
dut boyunun niteliğini almıştır.” diye yazar. Biyang Çul (Byung-Chul) Han da “Şeffaflık
toplumu; bir güven toplumu değil, kontrol toplumudur.” tespitiyle insanlığa bir uyarıda
bulunur. Bauman küreselleşme hususunda özetle şunları yazar. Küreselleşme fikrinden
çıkan anlam; dünya ve dünyada olup bitenlere bakıldığında meselelerinin belirsiz, kural
sız ve kendi başına buyruk olgusu olarak yürürlükte olmasıdır. Küreselleşmeyi dayatan
güç merkezinin kontrolsüz, ortak akıldan yoksun, denetimsiz, uluslararası talep ve ortak
akla sağır olmasıdır.
Dünyanın savaş gücünü ellerinde bulunduranlar iş birliği yaptıkları terör gruplarını bir
likte yaşadıkları toplumların felaketi hâline getirdikten sonra tasfiye etmeye karar ver
diğinde; teröristlerle birlikte toplumu ve toplumun barındığı mekânları topyekûn yok
edecek savaş aygıtlarıyla “terör bölgesi ilan ettiği” yerleri yok etmesidir. Afganistan-Ta
liban-El-Kaide konusunda Müslüman dünyanın maruz kaldığı yıkım, tam da böyle bir
yıkımdı. Terör ve terörist güç odaklarının çıkarları istikametinde tarif edildiğinde; terör
ve terörizm birileri için tehlike ve insanlık düşmanı olurken birileri için de savaşçı ve
gerillaya dönüşebiliyor. Güç dengelerinin ve uluslararası menfaat çetelerinin ihtiyaçları
kadar makbul ve korunan terörist ile terör devleti olduğu açıkça bilinmektedir. Özellikle
ABD’nin Rusya ve İsrail konusundaki ikircikli tavrı tiksindirici boyuttadır. Çoğunluğu kadın
ve çocuk elli bin Filistinliyi soykırıma maruz bırakan İsrail ısrarla korunurken; “İsrail’in gü-
venliği” için Yemen aralıksız bombalanırken “Rusya’nın ölçüsüz ve kontrolsüz” savaşından
ve savaş gücünden yakınmak “demokrasi, barış, insanlık onuru, insan hakları ve hukukun
üstünlüğü” gibi kavramların içi boşaltılmaktadır. Bu manzara karşısında insanlığın yarı-
nına dair umut ve güven her geçen gün yerini umutsuzluk ve güvensizliğe bırakıyor.
***
Terör ve teröristi tanımlamak konjonktüreldir ve dönemin çıkar ilişkileriyle ilgilidir. Em
peryalist güçler ihtiyaç hâlinde iş birliği yaptıkları ortaklarıyla sürekli terör ve terörist
tarifini değiştirerek kurguladıkları yeni tarif üzerinden yaydıkları algıyı, köpürterek ger-
çekmiş gibi kabul edilmesini sağlayabilirler. Bunun en tipik örneğine de Irak işgalinde ta
nıklık ettik. ABD ve İngiltere’nin “Kimyasal Silah” gerekçesi kabul ettirildi ve bölge naklen
yayınlarla işgal edilerek “koruyup kollamaya ve huzur ikliminde yaşatmayı vadettikleri”
Iraklı milyonu aşan sayılarla ifade edilen Müslüman kadına tecavüz edildi, pek çok insan
katledildi ve tutuklanarak acımasız işkencelere maruz bırakıldı. Ülkenin müzeleri ve zen
ginlikleri yağmalanarak götürüldü.
Emperyalistler çıkarları için işbirliği yaptıkları, inanç üzerinden tanımladıkları, finanse ettik
leri ve aynı yatağı paylaştıkları teröristleri Irak’tan Suriye’ye taşıyarak yeni bir terör bölgesi
ilan ettiler ve “stratejik ortakları (!)” Türkiye’nin yarım asırdır mücadele ettiği terör grup
larının adını değiştirerek silahlı bir güce dönüştürdüler ve Afgan işgalinde aparat olarak
kullandıkları yol arkadaşlarını yok etmek için cepheye sürdüler. Aldıkları ekonomik riskle
ri de bölgenin yeraltı zenginlikleriyle telafi yoluna gittiler. Afganistan dağlarına bırakılan
bombalarla ne yazık ki yeryüzünde barış ve güven tesis edilemedi. İşgal, zulüm ve soykırım
sistematik hâle getirilerek ve Siyonistler nedensiz ve sınırsız desteklenerek Gazze, Lübnan,
Yemen ve İran sistematik bir şekilde tehdit ediliyor ve bombalanıyor. Bombardıman sırasın
da yerleşim yerleri, okullar, camiler, kiliseler, çadırlar… gözetilerek ABD tarafından üretilen
insanlık dışı bombalar kullanılıyor. Siyonistlerin kullanımına verilen yüksek teknolojili silah
sistemleri, akıllı mühimmatlar ve güdümlü bombalar acımasızca çocuk ve kadınlara soykı-
rım yapmak maksadıyla dünya kamuoyunun gözleri önünde kullanılmaya devam ediliyor.
Özellikle, ABD'nin İsrail'e MOAB (Madır of Al Bambs -Mother of All Bombs- Tüm Bombala
rın Anası) olarak nitelenen bombaları göndereceği de haberlere sızdırıldı. Nükleer olmayan
dünyanın bu en güçlü bombasının Gazze’de kullanılacak bir alanı kaldı mı? Sanmıyorum.
Çünkü Gazze, artık bir moloz yığını! Gökten ateş yağdıran fosfor bombaları ve daha pek çok
mühimmatın kullanımı uluslararası hukuk açısından büyük tartışmalara yol açsa da ABD
destekli Siyonistler kullanmaya devam ediyor.
Küreselleşme "tek taraflı gücü, güç gösterisini, uluslar arası hukuk tanımazlığı ve güçlünün
sömürüsü"nü dayatır. Sürekli zulüm ve hakir görme çılgınlığından beslenen modern (!) dünya,
vahşi ve acımasız teröristini üreterek çatışma alanını genişletir. İşi bittiğinde derdest edip
bir yere kapatır. ABD'nin Guantanamo'su ıslah edici bir yer olamazdı; çünkü ürettiği suçluları
konuşmasınlar diye kapattığı, işkence ettiği ve akıllarını yitirmelerini sağladığı bir mekândı.
Terör ve isyan Batı sömürü tarihinin hikâyesi ile eş zamanlıdır. Keşifler çağından günümüze
uzanan Afrika, Hindistan, Avustralya, Amerika; Birinci Dünya Savaşı ile Kuzey Afrika, Orta
Doğu, Pakistan-Hindistan … İkinci Dünya Savaşı sonrası stratejik bir noktada kurdurduğu
İsrail'le dünyayı nasıl bir felakete maruz bıraktıklarını düşünmeye mecburuz artık. Bölge
topluluklarının iradelerini yok sayarak sınırları belirleyen Sayks-Paykot (Sykes-Picot) Anlaş-
ması'nın sebep olduğu büyük katliam, soykırım, tek taraflı işgal ve ilhak ortak sona ermeli.
***
Türkiye, birkaç aydır Terörsüz Türkiye söylev ve umuduyla, ziyaret ve görüşmelerle zaman
geçiriyor ve geçen her dakika yeniden bir kardeşlik, barış, huzur ve yeniden ayağa kalkma
konusunda mesai harcıyor. İstanbul'da Türkçü bir modern zaman aydınının konferansından
sonra Bedirhanlar tarafından kurulan ilk sistematik Kürt hareketi; yine Türkçü bir siyasetçi
nin çağrısı ile barışla sonuçlanıyor. Bir yol kazasına uğramadan gerçekleşmesi bu aziz ülke
için Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'nı birlikte yapan iki kurucu gücün yeniden bir güç üreterek
büyük geleceği inşa edecektir.
***
Zübeyir Yitik ağabey vefat etti. İslami düşünce ve yayıncılık hayatının önemli isimlerinden
biriydi. 1960 sonrası yayınlanan bütün dergi ve gazetelerde ismine rastlamak mümkün.
1974 yılında bir süre Millî Gazete'yi yönetti. Yeni Devir'de de yazar olarak hizmet eden mer
hum ağabeye rahmet olsun.
***
Dil ve Edebiyat dergisi bu sayısından itibaren imkânlar ölçüsünde dünyadan seslere de yer
vermeye gayret edecek. Bu ay ilk örneklerini yayınladığımız şiirlerle sizleri selamlıyoruz.