Dil ve Edebiyat (23. Sayı)
Dergi Ücretsizdir
Sevgili Dostlarımız,
Istırabın sonu yok sanma, bu âlem de geçer
Ömr-i fâni gibidir, gün de geçer, dem de geçer
Gam karar eyleyemez hânde-i hurrem de geçer
Devr-i şadi de geçer, gussa-i matem de geçer
Gece gündüz yok olur, ân-ı dem âdem de geçer
Neyzen Tevfik
Çalışmayı ibadet olarak gören bir toplumuz. Yaradılış ruhuna uygun olan “Yarın
ölecekmiş gibi ahiret, hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çalışmak” düsturu, insanın
ruhsal dengesini de sağlar. Çalışma ritmini yakaladığınız zaman, saatin tiktaklarını
kalbin içinde nağme ahengine çeviren bir neysiniz. Lübnan dâhisi Halil Cibran, bu
konuda Hak Erenler kitabında şöyle söylüyor: “Çalıştığınız zaman arzın en uzak rüyasından,
doğduğu gün size nasip olan hisseyi gerçekleştirmiş oluyorsunuz. Ve siz
kendinize iş vermekle, hayata karşı olan sevginizi belirtiyorsunuz. Hayatı iş yaparak
ve başararak sevmek, hayatın en gizli sırlarına aşina olmak demektir.” Çalışmayı, çok
çalışmayı şiar edinen bir millet olmalıyız; tembel olmak yeryüzüne yabancı kalmak
demektir, hayatı ıskalamak demektir. Çalışma hırsı ve azmi, çocuk yaşta kazandırılmalıdır.
İnsanımızın gelecek nesillere iyi bir dünya, iyi bir kültür bırakabilmesi, bu
azmin hızlandırılmasına bağlıdır. Şu cümleleri kendimize rehber edinmeliyiz; Hayat
hakikaten karanlıktır; hızdan mahrum kalırsa! / Her hız kördür, bilgi ile aydınlanmazsa!
/ Her bilgi boştur, Çalışma ile verimlileşmezse! / Ve her çalışma kısırdır, sevgi ile
bereketlenmezse! . Seve seve çalıştığımız zaman kendimizi kendimize, birbirimize ve
Allah’a bağlamış oluruz.”
Severek çalışmanın ve başarmanın açılımını şöyle yapabiliriz: Dokuduğumuz kumaş
parçasını, sevdiğimiz insan giyecekmiş gibi, yüreğimizden çektiğimiz ipliklerle dokumaktır.
Yapmak istediğimiz binayı, içinde sevdiğimiz oturacakmış gibi ruhumuzun
hızıyla yükseltmek! Tohumları, şefkatle dikmek, ekini sevinerek toplamak, Yazdığımız
yazıyı veya şiiri sevdiğimiz okuyacakmış gibi yazmak. Yaptığımız her işi gösterdiğimiz
her çabayı sevgiyle beslemezsek o işe kendi ruhumuzu vermezsek başarılı olamayız,
O aşkı yüreğinde hissetmeyen kişi için eğitimde, ticarette, sanatta ve de siyasette başarıdan
söz edilemez. Yine Halil Cibran’ın sözüyle; “Severek aşkla çalışamıyorsanız,
sıkılarak çalışıyorsanız, bırakın işinizi cami kapısında pinekleyip, severek çalışanların
sadakasına talip olunuz.”
Öğrenci ve öğretmenlerimizi sevgi ortamında sevgiyle ve aşkla çalışmaya, geleceğimizi
bizi geçmişlerden önce yakalamaya davet ediyorum. Dil ve Edebiyat ailesi
olarak hedeflediğimiz başarıları geçmek için sevgiyle ve aşkla çalışıyoruz; önümüzdeki
sayıyla ikinci yılımızı tamamlamış oluyoruz. Sizlerden dergimizle ilgili düşüncelerinizi,
uyarılarınızı almak istiyoruz; yeni yılda gelişerek farklı sayfaları da sizlere sunacağız.
Önerilerinizi Genel Ağ’daki sitemize yazmanızı bekliyoruz.
Mevlana diyor ki; “Kabuğu kırılan sedef, üzüntü vermesin sana; içinde inci vardır.”
Türk diline sevdalı tüm dostlarımızı, gülen yüzümüz, güzel Türkçemizle buradan
selamlıyor, Kurban Bayramlarını kutluyorum.
Mehmet Kamil Berse
Editör