EFÇİLER KÜCÜLERE KARŞI – ENGİN ...

EFÇİLER KÜCÜLERE KARŞI – ENGİN ARDIÇ

11/03/2010

Türkiye'de, 1928 yılından beri, Latin alfabesi kullanılmıyor. Türkiye'de, 1928 yılından beri, Latin alfabesinin "modifiye" edilmiş şekli kullanılıyor.
Yani, "bize özgü" bazı harfler icat edilmiştir. İlk akla gelen tabii "ğ"... Sonra da "ı"... Hatta "ş"... Başka dillerde mevcut bazı harflerin de bizde "fonksiyonu" farklıdır. Örneğin, "ç"...
Buna karşılık Almanca'da bulunan "ö" ve "ü" harfleri bizde de aynı görevi üstlenirler ama bunlar başka bir Batı dilinde olmayan harflerdir.
Lehçe'de bulunan (Polonya dili) ve "en" sesi veren "çengelli e" harfi, "w" sesi veren "çentikli l" harfi de o dile özgüdür. İspanyolca'da "n" harfinin üstüne gelip "ny" sesi veren işaret ("tilde" diyorlar) başka bir dilde yoktur.
Görüldüğü gibi, Latin alfabesini alan ülkeler, onu kendi dillerine göre eğip büküyorlar, harf ekleyip harf çıkarıyorlar.
Bu elbette "klavyede" de böyle olacaktır. Eskiden daktilo, şimdi bilgisayar klavyesinde.
Ama uzun süredir Türkiye'de bir "klavye sorunu" yaşanıyor.
Çünkü bilgisayar ithalatçıları Türkiye'ye "Q klavye" dayıyorlar ve "F klavye" istediğiniz zaman "başının çaresine bak" diyorlar. 
"Masa üstü" bilgisayarda çözüm daha kolay, piyasada arayıp F klavye bulacaksınız, çabuk bozulduğu için birkaç tane de yedek alacaksınız, Q klavyeyi rafa kaldırıp bunu kullanacaksınız. Yedeklemekte fayda vardır, çünkü ha deyince her zaman bulunmayabilir...
Ama "diz üstü" kullanıyorsanız yandınız, çünkü tek çözüm, eski "Letraset" gibi harf kestirip bunları tuşların üstüne yapıştırmak... Üç gün sonra yapışkanı kuruyup dökülmek üzere!
Bu klavye meselesi çok tartışıldı. 
"Q klavyeyi" savunanlar, bunun uluslararası bir uygulama olduğunu söylediler ve "dünyaya uyum sağlamaktan" falan dem vurdular. Yanılıyorlardı.
Nasıl olsa gazetelerine gönderdikleri yazıları düzeltmenler tarafından düzeltiliyordu canım! Örneğin "aşağı şehrin küçük çocuğu" yazacakları zaman bunu "asagi sehrin kucuk cocugu" yazmakta bir sakınca yoktu!
Kendilerini bildiler bileli F klavye kullananlar da "alışkanlıklarını" savundular. Üstelik yıllar sonra, hele belli bir yaştan sonra klavye değiştirmek, F'ten Q'ye geçmek, sigarayı bırakmaktan bile zordu!
Ama kimsenin aklına bunun bir "milli" mesele olduğu gelmedi...
Şimdi hükümetin aklına geldi.
F klavye "zorunluluğu" getiriliyormuş...
Dünyaya kafa mı tutuyoruz? Evet, tutuyoruz. Biz Türk'üz. Burası Türkiye'dir. Burada Türkçe konuşulur ve Türkçe yazılır. 
"Çocuk Amerika'ya okumaya falan giderse oradaki klavyeye alışmakta zorluk çeker" diye düşünenlerin mahdumları ya da kerimeleri de yanlarında F klavyeli araçlarını götürürler, örneğin bizim şu anda yurtdışından yazdığımız bu yazıda yaptığımız gibi. Olmazsa da, azıcık sıkıntıya katlanırlar. Herkesin çocuğu da "Amerika'larda falan" okumuyor üstelik.
Hükümetin uyanmasına ve uyarmasına gerek kalmadan, bendeniz bu klavye meselesini şöyle çözmüştüm: 
"Windows"u yani "IBM sistemini" bıraktım, Apple'ın Macintosh sistemine geçtim!
Çünkü F klavye orada hazırdı, hem masa üstü, hem diz üstü araçlarda. Satıcıya "bunun F klavyelisi var mı" diye sorduğumda adam tuhaf tuhaf yüzüme baktı, "olmaz mı yahu" dedi.
Üstelik bu sistem, ötekinden çok çok daha ileri, kullanımı da çok daha kolay. Evet, iki misli pahalı, ne yapalım? (Bazı basın soytarıları gibi reklam yaptığımı sanmayın, parasını tıkır tıkır ödemekteyim, on taksit yaptılar.) 
Ünlü İngiliz yazarı Anthony Burgess, deneme yazılarını topladığı bir kitabının adını "Homage to QWERTYUIOP" koymuştu, klavyesinin ilk sıra harfleri...
Biz de artık "FGĞIODRNHP'ye Saygı" diyebilelim!


Kaynak: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ardic/2010/03/11/efciler_kuculere_karsi

Galeri