TAHA KILINÇ ‘DİL VE İŞGAL’İ ANLATTI
Yazar Taha Kılınç, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği’nin (TDED) haftalık söyleşi programı “Cumartesi Buluşmaları”nda “Dil ve İşgal: Eliezer Ben-Yahuda ve Modern İbranicenin doğuşu” kitabını anlattı. İşgalin yalnızca şiddetle değil, dil ve kültür yoluyla daha hızlı gerçekleştiğine dikkat çeken Kılınç, “Kitabı hatırlama ve hatırlatma temennisi ile yazdım.” dedi.
İsrail’in Filistin’i işgal ederek devletleşme çabasına, modern zamanlarda İbranicenin yeniden inşasını üstlenen Eliezer Ben-Yahuda’nın sağladığı katkılar üzerine “Dil ve İşgal” kitabı üzerine konuşan Taha Kılınç, Yahuda’nın Yahudiler için dilde birliğin önemini diğer Yahudilere nazaran daha erken kavradığını belirterek bu farkındalıkla arkaik bir dilden günümüzde kullanılan bir dil meydana getiriş sürecini aktardı.
KELİME TÜRETEREK DİL KURMAK
Yahudilerin İsrail’in kuruluş sürecinde dahi fikir ayrılığı yaşadığını kaydeden Kılınç, “Dünyanın farklı noktalarından İsrail’i kurmak için gelen Yahudi toplulukları geldikleri coğrafyaların dillerini konuşuyordu. Ben-Yahuda, Birinci Siyonist Kongre’de kuruculara, İbraniceyi yeniden inşa ederek Yahudileri tek dilde birleştirmeyi teklif ettiğinde ciddiye alınmadı ve düşüncesi aşağılandı. Ama vazgeçmedi, bu işi kendine vazife edindi, ömrünün sonuna kadar İbranicenin arkaik kelimelerinden binlerce kelime türetti ve bugünkü modern İbraniceyi kurdu. Bu durum Müslümanlara kendine bir görev edinme, görevini ifa ederken kimseden etkilenmeme ve bir ömür bu uğurda çalışma hususlarında önemli bir örnektir.” dedi.
İBRANİCEYİ KONUŞULUR DİL HÂLİNE GETİRME PROJESİ
Ben-Yahuda’nın üstlendiği bu vazifeyi “İbranicenin Konuşulur Dil Hâline Getirme Projesi” olarak isimlendiren yazar Taha Kılınç, Ben-Yahuda’nın İbranice konuşulmadıkça Yahudiler arasında duygu, eylem ve dil birliği kurulamayacağını anlaması üzerine projeye başladığını ifade ederek şunları söyledi:
“Ben-Yahuda’nın çabası ve çalışkanlığı, bugünkü Müslümanlara uzak görünse de geçmiş zamanlarda biz de böyle çalıştık ve böyle başarılar elde ederek, devlet olmanın yanı sıra kültür ve medeniyet alanında da hükmeden konumuna yerleştik. İslam tarihinde üç isim, ömrü boyunca ilim sahasında kötü şartlara rağmen azmetmesiyle ve titiz çalışmasıyla öne çıkar: İmam Gazzâli, Şeyhürrabve Dımaşki ve “Muvafakat”ın yazarı İbrâhim b. Mûsâ eş-Şâtıbî. Ben-Yahuda, bize dışarıdan bu kadar önemli bir işin nasıl başarılacağını hatırlatıyor. Aslında Sünnetullah’ı hatırlatıyor. Vazifeye odaklanarak üstesinden gelinmeyecek iş olmadığını hatırlatıyor.”
MEDYA VE SİNEMA MİSYONLARI İÇİN EN GÜÇLÜ ARACILAR
Kitabını, “Vazifenize odaklanın, tarih hakkınızı asla yemeyecektir.” cümlesiyle bitirdiğini anlatan Taha Kılınç, bugünkü kayıplarımızdan dersler çıkarmamız gerektiğini dile getirdi. Yahudilerin uluslararası iletişimdeki hâkimiyetlerinin onları dünyayı yöneten konumuna taşıdığına işaret eden Kılınç, “Özellikle medya ve sinema sektörünü ellerinde tutarak istedikleri kamuoyunu oluşturma gücüne sahipler. Biz bu noktada şunları soralım: Gerçekleri insanlara en doğru şekilde iletebiliyor muyuz? Bunu başarabilen kaç tane medya organımız var? Bu sorulara verebileceğimiz cevaplar, bugünkü durumumuzu ortaya koyuyor. Yahudiler zulmü arttırma ve zulmü aklama misyonunu medya ve sinema üzerinden yürütüyor ve işgali sürdürüyor.” dedi.