Faaliyet Detay

TUĞBA COŞKUNER: MASALLAR KENDİMİZ OLMA YOLCULUĞUNDA BİZE YARDIMCI OLUR

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) ve Eyüpsultan Belediyesi’nin ortaklaşa düzenlediği haftalık söyleşi programı Cumartesi Buluşmaları’na konuk olan yazar editör Tuğba Coşkuner, masalların nesiller ve toplumlar üzerindeki etkilerini anlatan bir konuşma yaptı. Program, kalabalık bir dinleyici kitlesi tarafından ilgiyle takip edildi. 

 

MASAL SÖZLÜ KÜLTÜRÜN PARÇASI

Konuşmasında masalların mahiyetine göre toplumları etkilediğine dikkat çeken Tuğba Coşkuner, şifahi kültürün bir parçası olan masalların toplum ve aile bağlarını güçlendiren, canlılık ihtiva eden, anlatıldıkça büyüyen ve güzelleşen, iletkenlik özelliği taşıyan metinler olduğunu vurguladı. Dijital çağ ile birlikte anlatılarak aktarılma özelliğini zamanla yitirdiğini belirten Coşkuner, “Yazılı masallar sözlü masalların gölgesidir” sözüne dikkat çekti. Batı’daki kimi masalların bizim öz kültürümüzün bir parçası olduğu hâlde, habersiz oluşumuzdan ötürü tanıyamadığımızı ve dolayısıyla çevirerek yeniden bir Batı masalıymışçasına dilimize kazandırdığımıza değinen Coşkuner, masal kelimesinin etimolojisi hakkında bilgi verdi ve şunları söyledi:

 

İŞLEVSEL ÖĞE

“Masal kelimesi bile olağanüstü kelimelerin bir araya gelmiş hâlidir. Masallar da olağanüstü kahramanlarla doludur ve bu kahramanlar hayal gücümüzü geliştirmek içindir. Grimm Masalları bir projedir. Masallar çok işlevsel öğeler olduğundan Alman toplumunu birbirine bağlamak için yazılmış ve üretilmişlerdir. Bu masalları okuyan nesiller yıllar sonra ülkede ortak meclis kurmuşlardır. Türkiye’den Almanya’ya işçi göçünü kolaylaştıran unsurlardan biri de yine masallardır. Türk masallarının çevrilerek Almanya’da okutulmaya başlamasıyla Türk işçiler kabul görmüştür.”

 

ÇOCUKLARIMIZA OLAN BİTENİ ANLATMANIN ETKİN BİR YOLU

“Masallar çocukların ikinci benine ulaşmasını sağlar. Bir ideanın peşinde koşan Keloğlan ve Pinokyo örneklerinde bu somut bir şekilde yer alır. Son zamanlarda masal-terapinin yükselişi de masalın işlevselliğinden dolayıdır. Şu anda dinlediğimiz masalların çoğu Moğol istilasından sonra çıkmış masallardır. Çünkü çocuklarımıza olan biteni bir şekilde anlatmak zorundayız. Travmaların anlaşılmasını ve çözülmesini sağlıyor masallar. Canı yanmış bir karakterin 7 gün 7 gece yataklarda yatıp annesinin gözyaşları döktüğünü anlatan bir masal sayesinde çocuk kendine gelecek zararları anlıyor. Kriz dönemi masalları denilen masal türleri de çocukların alışkanlıklarını düzenlemesine yardımcı olur. Tuvalet alışkanlığı veya korona önlemlerini içerenler gibi…”

 

GÖZ ÖNÜNDEKİNİN GÖRÜNMEZLİĞİ

Masalların teknikler aracılığıyla büyük etkiler oluşturduğunu örnekleyerek anlatan Tuğba Çoskuner, şunları söyledi: 

“Masallarda göz önünde bulunanın görünmezliği ilkesi vardır. Çok sevdiğimiz masalların birçoğu siyasi alt metinler de barındırır. Masallarda bilinçaltı simgeler vardır ve genetik hafızadan yararlanır. Çok güçlü bir iletkendir. İdeolojileri ve duyguları çok hızlı iletir. Masalları geleneksel masallar ve geleneksel masallar olarak sınıflandırıyoruz. Karakterler arasında büyük bir fark vardır. Kadim masallar, konuşarak her şeyin çözülebileceği mesajını verir. Kadim masalların kahramanları saftır ve dünya acemisidir. Postmodern masallarda ise hakkını arayan karakterle karşılaşırız. Masallar sezgimizi güçlendirir, kendimiz olma yolculuğunda bize yardımcı olur. Toplum ve aile bağlarını güçlendirir. Masallar canlıdır, anlattıkça büyüyüp güzelleşirler.”