TÜRKÇE ŞURASI SONUÇ BLDİRGESİ AÇIKLANDI
Türkiye Yazarlar Birliği, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği ile Yunus Emre Enstitüsü'nün ortaklaşa düzenlediği; Türkçe Şûrası’nın sonuç bildirgesi basın açıklaması ile kamuoyuna duyuruldu.
“Yunus Emre ve Türkçe Yılı” münasebetiyle 26-27 Kasım 2021 tarihlerinde Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde gerçekleşen, Türkçenin dünü, bugünü ve yarınının konuşulduğu şûranın sonuç bildirisini TYB Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan ve TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kâzım Arıcan birlikte açıkladılar.
D. Mehmet Doğan yaptığı konuşmada, “2021 Anadolu’da Türkçenin büyük edebî başlangıcını yapan Yûnus Emre’nin vefatının 700. Yılı dolayısıyla “Yûnus Emre ve Türkçe Yılı” olarak ilan edilmişti. “Türkçe yılı”nda Türkçenin bugün içinde bulunduğu durumu tespit, değerlendirme, meseleleri ortaya koyma ve çözümleri için geniş çaplı istişareye ihtiyaç olduğu dikkate alınarak bir dil şûrası toplanmasına karar verildi. İki gün sabah erken başlayıp akşam geç saatlere kadar devam eden şûrada felsefeci, bilim adamı ve yazarlarımız tarafından çok önemli bildiriler sunuldu, değerlendirmeler yapıldı.” dedi.
Türkçe’nin geçirdiği birtakım süreçler olduğunu ve bunun dile hasar verdiğini söyleyen Doğan, dil konusunda bir başıboşluğun olduğunu, herkesin bildiğini okuduğunu söyledi.
Doğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkçe Şûrası ile ilgili şunu söylemek istiyorum ki bizde umumi bir alışkanlık mevcut. Biz kendi meselelerimizle, kendi dertlerimizle derinlemesine ilgilenmiyoruz. Şu anda bana göre bizim kültür hayatımızın en önemli problemi dildir. Dilimizi kaybettik. Yüzlerce, binlerce yıl süresince konuştuğumuz yazdığımız, yirminci yüzyıla ulaştırdığımız dilimiz ki çok büyük şairler, edebiyatçılar yetiştirmiş ve bu insanlar tarafından geliştirilmiştir. Fakat bu büyük ediplerin kullandığı dil, maalesef dil devrimi adı altında değiştirilmiştir. Bunun nasıl sonuçlanacağını belki yapanlar dahi bilmiyordu. Bugün bu durum öyle bir noktaya geldi ki Türkçe büyük bir ırmaktan kopmuş gibi cılız çaylar hâlinde akıyor. Ve bunun sonu artık nereye gidiyor anlaşılacak gibi değil.”
TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan da yaptığı konuşmada; "Dil felsefesi-felsefe dili, konuşma dili, dil ve devlet-devlet dili, resmi dil, edebiyat dili, Türk dünyasında ortak Türkçe, dil bilgisi, eğitim-öğretim dili, akademik dil-akademinin dili-ilim dili, din-ilahiyat dili, tıp dili, Batı kaynaklı kelimeler ve tercüme dili, hukuk dili-kanunların dili, haberleşme-medya dili başlıkları altında 14 oturum sonunda çok kapsamlı ve bundan sonrasına ilişkin bir yol haritası oluşturacak sonuçlar ortaya çıktı." diye konuştu.
Arıcan, şura sonucunda, Türkçeye dair sorunların tespit edildiğini, çözüm tavsiyeleri ve uygulamaya ilişkin görüşlerin ortaya konulduğunu dile getirerek sonuç raporunun devlet kurumlarına da ulaştırıldığı bildirdi.
En başta devlet kurumlarının, dil konusu ciddiye alması gerektiğini vurgulayan Arıcan şunları kaydetti: "Hukuk dili adaleti ihlal edecek derecede bozulmuştur. Artık dil yanlışlıklarından kaynaklı ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınmaktadır. Sunucu-seslendirici olarak çalışanların Türkçe yeterlilikleri tescillenmelidir. Yabancıların Türkçe öğretimi bir merkezden tanzim edilmelidir. Türk toplulukları arasında ortak bir Türkçenin hakim kılınacağı süreçleri yürütmeliyiz. Türk dünyası ile anlaşma zemininin tesisi için uydurma kelimeleri kullanmaktan vazgeçilmesi gerekir. Şahıs, yer ve kurum adlarının dilimizin, kültürümüzün değerleri doğrultusunda verilmesi sağlanmalıdır. Türkçenin devlet dili olarak doğru kullanılmasına özen gösterenler ödüllendirilmelidir. Doğru ve güzel Türkçe her kademede ve bilhassa akademide teşvik edilmelidir. Ders kitaplarının söz varlığı genişletilmelidir. Orta öğretimde gençlerimizin okuyacağı temel eserler tam metin olarak Milli Eğitim tarafından özgün dilleriyle yayımlanmalıdır. Devletin dil siyaseti olmalıdır. İmla ve noktalamada sık sık değişiklikler yapılmamalıdır. Türkçenin kendi yapısına uygun dil bilgisi ve gramer kitabı hazırlanmalıdır. Tıp terimlerinin Türkçeleştirilmesiyle ilgili çalışmalar daha fazla vakit kaybetmeden sonuçlandırılmalıdır. Günümüzde dilimizin mühim meselelerinden biri de tercümeler yoluyla ortaya çıkan bozulmadır. Mütercimler ehliyet ve ruhsata bağlanmalıdır."
Arıcan medya ve sosyal medyanın dil tahribatını önleyici tedbirler alınması gerektiğine işaret ederek "Artık herkes sosyal medyada kendi mecrasını oluşturmakta, herkes artık burada yazmakta. Kısaltmalar, emojilerle meramını ifade etmeye çalışmakta ve bu konuda da artık ciddi bir düzenleme yapılması zaruri olarak gözükmektedir." dedi.
Kaynak: tyb.org.tr