Faaliyet Detay

TÜRKİYE DİL VE EDEBİYAT DERNEĞİ 4. OLAĞAN GENEL KURULU’NU YAPTI

TÜRKİYE DİL VE EDEBİYAT DERNEĞİ 4. OLAĞAN GENEL KURULU’NU YAPTI

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) Genel Başkanı Ekrem Erdem açış konuşmasında, dilimizin ihtiyacı olan tek şeyin onun kıymetini bilen insanlar ve kurumlar olduğunu belirterek: “Zaman zaman okuyoruz veya izliyoruz, kendini aydın ya da elit diye nitelendiren bazı dil cahilleri Türkçe’nin yetersizliğinden dem vuruyor. Neymiş efendim, Türkçe, konuşma, edebiyat ve bilim dili olarak yetersizmiş. Allah aşkına yetersiz olan dilimiz mi yoksa dilimizi tanımadan ahkâm kesen bu lafazanlar mı?” dedi.

AK Parti İstanbul Milletvekili Erdem, Zeytinburnu Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen 4. Olağan Genel Kurulda, 2008 yılında kurulan derneğin faaliyetleri hakkında bilgi verdi.

Genel Başkan Erdem, Türkçe’nin bizim için nefes almak kadar hayatî oluşunu: “Bizim millet olarak tarih boyunca hiçbir zaman vazgeçmediğimiz, gerektiğinde uğruna canımızı feda ettiğimiz değerlerimiz, sevdalarımız oldu. Vatan sevdası, bayrak sevdası, Türkçe sevdası gibi... Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da her ortamda Rabia’mızı hatırlatır bizlere, ‘tek vatan, tek millet, tek devlet ve tek bayrak’. İşte bu değerler bizim için ne kadar kutsalsa dilimiz de aynı değerde kutsaldır.” sözleriyle ifade etti.

“Dil demek, millet demek, bayrak demek, vatan demek, devlet demek. Dil demek, din demek, olmak ya da olmamak demek. Dilimiz yüre-ğimizden kopup gelen bir insanlık özlemidir. Dil olmadan biz olma şuurunu oluşturmamız mümkün değildir. Dil, kültürü kuşaktan kuşağa aktaran, topluma kimlik kazandıran, toplumu diğer toplumlardan farklı kılandır” diye konuştu.

“Tarihin dilini kaybettiği için kimliğini kaybeden toplumlarla dolu” olduğuna işaret eden Erdem, medeniyetlere yapılan saldırıların önce dile saldırı ile başladığını vurguladı. “Türkçe keşfedilmeyi bekleyen gizli bir hazinedir” Erdem, “Türkçe’nin asırlardır saldırıya maruz kaldığına, asıl amacın da milli kimliğimizin yok edilmesi” olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Yazı dili olarak bin 500, konuşma dili olaraksa yaklaşık 5 bin yıllık köklü bir geçmişi olan Türkçe, dünyanın en eski dillerinden biridir. Bugünkü büyük dillerin birçoğu yokken Türkçe dünya diliydi. Miladi 730’lu yıllarda atalarımız Orhun Yazıtlarını diktiği zaman ne İngilizce ne Almanca ne de Fransızca vardı. İngilizce gibi dillerse en çok 600-700 senelik mazisi olan dillerdir. Türkçe’nin yüksek türetme gücü, yeryüzünde hiçbir dilde yoktur. Türkçede bir cümleyi 24 farklı şekilde söyleyebiliriz ve her söyleyişte ayrı bir heyecan, ayrı bir vurgu, ayrı bir duygu ortaya çıkar. Türkçe’de bir fiilin gerçek katsayısı ortalama 100-120’dir. Eğer o fiilden isim de türetirsek bu katsayı 150’yi bulur, bir kök 120 farklı kelime doğurur. Bunlar bir tek şey gösteriyor bizlere, Türkçe keşfedilmeyi bekleyen gizli bir hazinedir.”

Teknolojinin gelişmesiyle bazı kelimelere Türkçe karşılık bulma gerekliliğinin de bulunduğunu anlatan Erdem, en son “navigasyon” kelimesi için “yolgösteren” kelimesini önerdiklerini söyledi.

F klavyeye ayrı bir fasıl açan Erdem, klavyenin kamu kurumlarında 1 Ocak 2018 tarihi itibarıyla zorunlu hale geldiğine de dikkat çekti.

Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç da 2002-2007 yıllarında TDED Genel Başkanı Erdem ile Türkçe’nin maruz kaldığı tehlikeler konusunda TBMM’de araştırma komisyonu kurulmasını teklif ettiğini dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şimdi biraz önce düşündüm; aktif siyaseti bitirdikten sonra büro mu desem, ofis mi desem -Ekrem Erdem ikisine de kızacak- misafirhane diyeyim bari veya yazıhane diyeyim, böyle bir yer hazırladım. Bulunduğum yerde de dernek tabelası çok fazla, vakıf tabelası çok fazla. Hiçbirinde ayda bir gün bile faaliyet yapılmıyor. Tabelası var ama orada senede belki birkaç gün faaliyet yapılıyor. 26 şube var. Bence TDED şube konusunda da hassas davranıyor. Yoksa Türkiye’nin her yerinde şube açılması mümkün. Ama o şubelerin faaliyet göstermesi lazım. Başbakan Yardımcılığımın bir döneminde Atatürk Kültür, Dil Tarih Yüksek Kurumu da bana bağlıydı. Türk Dil Kurumu’yla beraber çalışmak durumundayız. Ama onlar kendilerine verilen görev sebebiyle Türkiye Dil Edebiyat Derneği kadar serbest değiller. Onların imkânlarından da faydalanmak gerekir çünkü Atatürk’ün vasiyeti gereğince Türk Dil ve Tarih Kurumuna her yıl önemli miktarda para gelmekte ve onlar da bunu kullanmakta bazen zorluk çekmekteler.”

Genel Kurulun divan başkanlığını yapan eski Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç ise: “Hiçbir şeyi bilmiyorsanız, hiçbir şeyi bilmezsiniz. Bu ibareyi çok seviyorum. Çünkü ‘hiç bir şey’de 3 kelime var. Bu kelimelerin biri Arapça, biri Farsça, biri Türkçe. Bizim dilimiz ‘hiç bir şey’i bilmek dilidir. Dilin çıkış noktası da ses olarak Arapça genizden, Farsça damaktan, Türkçe de dudaktan geliyor. Ama Osmanlı Arapça ve Farsçadan aldıkları kelimelerin büyük çoğunluğunu dudaksıl yapmıştır, dudağa indirmiştir” diye konuştu.

Derneğin faaliyet raporları ve bütçelerinin onaylandığı genel kurulda, mevcut başkan Ekrem Erdem, yeniden yönetim kurulu başkanlığına seçildi.

 

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü: “Dilimizi koruyamazsak ülkemizi de koruyamayız”

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Özlü: “Milli birliğimizin en önemli unsuru olan dilimizi koruyamazsak ülkemizi de koruyamayız, milletimizi de koruyamayız” dedi.

Genel kurula katılarak bir konuşma yapan Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü: “Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere hükümet olarak hep millî ve yerli vurgusu yapıyoruz. Bu vurgu sadece sözde öylesine yapılan bir vurgu değildir. Millî ve yerli önceliğimizi her alanda uygulamaya döküyor, bu unsuru sadece siyasetimizin değil, icraatımızın da merkezine yerleştiriyoruz” dedi.

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği’nin gerçekleştirdiği 4. Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Özlü: “Dünyada amansız bir mücadele devam ediyor. Yayılmacı hevesler, sınır tanımaz bir şekilde her alanda kendini hissettirmeye devam ediyor. Güçlü ülkeler, her alanda var olmanın mücadelesini kıyasıya ve çoğu zaman maalesef kıyıcı bir şekilde sürdürüyor. Ekonomiden siyasete, tüm kartlar açık bir şekilde oynanıyor” ifadelerini kullandı.

Modern istila yöntemleriyle toplumların dize getirilmeye çalışıldığını belirten Özlü, bu dize getirme çalışmalarının bir yanında askeri ve ekonomik baskıların diğer yanında ise aslında daha dipte daha derinde çok daha sinsi, kesintisiz bir istila mekanizmasının olduğunu ifade etti. Bakan, bu istila mekanizmasının dil, kültür ve değerler istilası olduğuna dikkat çekti. 

Özlü, toplumların bu istilayı ne yazık ki açık bir tehdit olarak görmemesinin önlem alınmasını zorlaştırdığını vurgulayarak, Türkiye Dil ve Edebiyatı Derneği’nin bu tehlikenin farkında olduğunu, tedbir almak üzere çalıştıklarını anlattı.

“Dil bilincinin toplumda yerleşmesi ve gelişmesini sağlamak için bir araya gelmek zorundayız” diye konuşan Özlü, sinsi mekanizmanın en öncelikli hedefl erinden bir tanesinin toplumların dili olduğunu belirtti.

Bunun en tehlikelisinin bir toplumun diline yabancılaşması olduğunu dile getiren Özlü: “Diline yabancılaşan bir toplum ilk düğmesini yanlış iliklemiş demektir. Kadim kuraldır, ilk düğmeyi yanlış iliklersen sonraki düğmeler de hep yanlış iliklenir. Dilini koruyamayan, onu geliştiremeyen, zenginleştiremeyen, toplumlar ne kendi özgün kültürünü oluşturabilir, ne de milli değerlerini koruyabilirler. Dili yoz bir toplumun, kültürü de edebiyatı da yozdur ve yozlaşmış bir toplum güdülmeye mahkûmdur. Millî birliğimizin en önemli unsuru olan dilimizi koruyamazsak ülkemizi de koruyamayız, devletimizi de koruyamayız, milletimizi de de koruyamayız” ifadelerini kullandı.

 

“Millî ve yerli şuurunu her alanda hayata geçirmemiz gerekiyor”

Bakanlık olarak bu anlamda ciddi bir proje yürüttüklerini aktaran Özlü, şunları kaydetti: “Sizin Türkçe karşılığı olan hiç bir kelimenin yerine yabancı kelime kullanılmasın ilkenizle, bizim ithalata karşı başlattığımız yerli ürün seferberliği aslında aynı dertle dertlendiğimizin göstergesidir. Nasıl ki biz 1000 ürün 1000 KOBİ projemizle Türkiye’de üretebileceğimiz ancak ithal ettiğimiz ürünlerin üretimini Türkiye’de yapmaya başladıysak sizlerin de benzer çalışmaları dil alanında yapmanızdan memnuniyet duyuyoruz. Çünkü peşinden gidilecek bir ülke olacaksak, millî ve yerli şuurunu her alanda hayata geçirmemiz gerekiyor. Ancak açık konuşmak gerekirse bu anlamda almamız gereken daha çok mesafe var. Üretilen mal ve ürünlerin isimlerinden ticarî unvan ve adlara... Yabancılaşmanın yozlaşmanın ve özentinin hızla artığını maalesef görüyoruz. Teknoloji hayatımızın her alanına girerken beraberinde yabancı kavramları da getirip hayatımızın orta yerine bıraktığı bir sır değildir. Hal böyle ama hep böyle kalmak zorunda değil. Türkiye büyük bir ülke, Türkçe çok zengin bir dil. Kendi bilim dilimizi de kavramlarımızı da oluşturabilecek, yerleştirebilecek güçteyiz ama bunun için üretmeliyiz. Bilimi Türkiye’de üretirsek, bilim dilini de Türkçe yaparız. Teknolojiyi Türkiye’de üretirsek teknolojinin kavramlarını da Türkçeleştiririz. Sanayi ürünlerini de Türkiye’de üretirsek isimlerini de bu topraklardan çıkartırız. Çocuğu doğan nasıl adını koyarsa, biz de bilgi üretirsek, teknoloji üretirsek, sanayi olarak üretirsek bunun da ismini kendimiz koyarız.”

Yapılan seçim sonucunda yönetim kademesi şu şekilde sıralandı:

ASIL YÖNETİM KURULU

     GENEL BAŞKAN: EKREM ERDEM 

  1. ALİ ERDEM
  2. ALİ ŞİR ATİLLA
  3. EKREM SIRMA
  4. ELİF TOKKAL
  5. ERDEM İSKENDEROĞLU
  6. FATMA SOYLU
  7. FERİDUN TEKBIYIK
  8. GÖKHAN TÜRKOĞLU, Av.
  9. HABİBE İSKENDER DELİBAŞ
  10. HİKMET SUNER
  11. KAMİL ÇAKIR
  12. MEHMET AKIN
  13. MEHMET BAHATTİN ERDEM
  14. MUSTAFA BİRİNCİ
  15. NAMIK AYHAN, Av.
  16. NİYAZİ GEDİK
  17. ORHAN ALBAYRAK
  18. ÖMER BERKLİ
  19. SABRİ KAYA
  20. SADIK KARABIYIK
  21. SEYFETTİN DİLAVER
  22. SEYFULLAH ŞAHBAZ
  23. ÜZEYİR İLBAK
  24. ZEKERİYE KAAN

 

YEDEK YÖNETİM KURULU

  1. METİN KORKMAZ, Av.
  2. MEHMET GÖKHAN BAYRAK
  3. HAKKI TOK
  4. AYŞE KARAÇAM
  5. HALİL İBRAHİM KURŞUN
  6. FAYSAL ATMACA
  7. SELİM EFE
  8. ÖMER ERTUĞRUL YILDIZ
  9. METİN DEMİR
  10. AHMET GÜMÜŞ
  11. FİKRET BALABAN
  12. SÜLEYMAN TUNÇ
  13. İLHAN KURT
  14. EKREM GÖKKAYA
  15. KARABEY YÜKSEL
  16. EMRAH DOĞAN
  17. SEYHAN BAYIR
  18. SEMANUR GÜNELİ
  19. NAİL UYSAL
  20. AHMET ŞENER
  21. ZEYNEP PAKER
  22. GÜLNİHAL YEŞİLTEPE
  23. SERTAÇ GÜLDEMİR
  24. ATİLLA KİRACI
  25. AHMET BÜLBÜL

 

GENEL MERKEZ DENETİM KURULU ASIL                                 GENEL MERKEZ DENETİM KURULU YEDEK

  1. ŞEVKET CANKUR                                                                       1. SAİT MERT
  2. SALİH GÜZEL                                                                              2. AHMET KAYA
  3. LOKMAN YILDIRIM                                                                   3. RAGIP GÜLTEKİN

 

GENEL MERKEZ DİSİPLİN KURULU ASIL                                 GENEL MERKEZ DİSİPLİN KURULU YEDEK

  1. NEVZAT ER                                                                                  1. MEHMET KAYACIOĞLU
  2. ALİ GÜNER                                                                                 2. ARİF ARIGÜN
  3. ABDULLAH YASİR ŞAHİN                                                          3. KADİR CEMİL ARSLAN

 

GENEL MERKEZ YÜKSEK İSTİŞARE KURULU 

 

  1. AHMET EMRE BİLGİLİ, Prof.Dr.
  2. AHMET KOÇAK, Doc.
  3. ATİLLA KOÇ
  4. DERVİŞ KAHRAMAN
  5. DURAK PUSMAZ, Doc.
  6. HACI DURAN, Prof.Dr.
  7. HALİDE İNCEKARA
  8. HASAN DURHAT
  9. HASAN SUVER
  10. HAYATİ DEVELİ, Prof.Dr.
  11. HİKMET ÖZDEMİR, Prof.Dr.
  12. HÜSEYİN EMİN ÖZTÜRK, Dr.
  13. HÜSEYİN ÖZTÜRK
  14. İSMET UÇMA, Dr
  15. KENAN KILIÇ
  16. MEHMET GENÇ
  17. MEHMET MAZAK
  18. METİN ÖZDEMİR
  19. MUSTAFA DEMİRCİ, Doc.
  20. NEVZAT GÜRLER
  21. NURULLAH GENÇ, Prof.Dr.
  22. ÖMER TORLAK, Prof.Dr.
  23. ŞEREF SAFA
  24. YUSUF AKÇAY
  25. YUSUF TÜLÜN

 

 

Galeri