HAMÂMIZÂDE İSMÂİL DEDE EFENDİ

HAMÂMIZÂDE İSMÂİL DEDE EFENDİ

28/11/2023

Türk mûsikisi bestekârı ve hânende Hamâmîzâde İsmâil Dede Efendi’yi, vefatının sene-i devriyesinde rahmet ve saygıyla anıyoruz. 

 

İSMÂİL DEDE EFENDİ (1778-1846)

10 Zilhicce 1191’de (9 Ocak 1778) İstanbul Şehzadebaşı’nda doğdu. Babası, uzun süre Cezzâr Ahmed Paşa’nın mühürdarlığını yapan Süleyman Ağa, annesi Rukiye Hanım’dır. Doğumu kurban bayramının ilk gününe rastladığı için kendisine İsmâil adı verilmiş, Mevleviyye tarikatına mensup olduğundan “İsmâil Dede”, “Dede Efendi”, babasının hamam işletmeciliğiyle meşgul olmasından dolayı “Hamâmîzâde” (Hammâmîzâde) diye tanınmıştır. Şehzadebaşı’ndaki Acemoğlu Hamamı’nı işleten babası, İsmâil üç dört yaşlarında iken bu hamamı satıp Altımermer Kurusebil mahallesindeki Çavuş Hamamı ile yanındaki evi satın alarak oraya yerleşti. İsmâil, öğrenimini Hekimoğlu Ali Paşa Camii’nin bitişiğindeki Çamaşırcı Mektebi’nde tamamladıktan sonra defterdarlıkta Başmuhasebe Kalemi’nde kâtip muavini olarak çalışmaya başladı.

Öğrenciliği sırasında sesinin güzelliğinden dolayı ilâhicibaşı olan İsmâil, ilk mûsiki derslerini sesini bir merasimde dinleyip beğenen Anadolu Kesedarı Uncuzâde Mehmed Emin Efendi’den aldı. Düzenli olarak devam ettiği Yenikapı Mevlevîhânesi’nde Ali Nutkî Dede ile kardeşi Abdülbâki Nâsır Dede ve devrin ileri gelen diğer mûsikişinaslarından faydalanarak kendini yetiştirdi. Ney üflemeyi de Abdülbâki Nâsır Dede’den öğrendiği söylenir. Ali Nutkî Dede’ye intisap ederek 18 Zilhicce 1212 (3 Haziran 1798) tarihinde çileye soyundu. Kısa bir süre sonra babasını kaybetti. Bu arada babasının işlettiği hamamı sattı. Çilesinin ikinci yılında iken bestelediği, “Zülfündedir benim baht-ı siyâhım” mısraıyla başlayan bûselik şarkısı mûsiki çevrelerinde büyük yankı uyandırdı. Üslûp ve melodik yapı itibariyle çok farklı olduğu için eserin bestekârını merak eden III. Selim, İsmâil Dede’yi saraya çağırarak şarkıyı kendisinden dinledikten sonra takdirlerini bildirdi. 20 Şevval 1215’te (6 Mart 1801) çilesini tamamlayarak “dede” unvanını aldı. Onunla ilgili yayınlarda çilesini 20 Şevval 1213’te (27 Mart 1799) tamamladığı söylenmekteyse de şeyhi Ali Nutkî Dede’nin Defter-i Dervîşân’daki kaydından (vr. 10b) bu tarihin 6 Mart 1801 olduğu anlaşılmaktadır. Bir müddet sonra bestelediği, “Ey çeşm-i âhû hicr ile tenhâlara saldın beni” mısraıyla başlayan hicaz nakış bestesi de mûsiki çevrelerinde aynı ilgiyi gördü. Bu münasebetle şöhreti iyice yayılmaya başlayan İsmâil Dede, tekrar saraya çağrılıp padişahın takdirlerine mazhar olduğu gibi haftada iki defa sarayda düzenlenen küme fasıllarına hânende olarak katılması istendi. 1802 yılının ilk aylarında saraylı Nazlıfer Hanım’la evlenmesinden sonra dergâhtan ayrılarak Akbıyık mahallesinde kiraladığı bir eve taşındı. Âyin günleri mevlevîhâneye gidip kendi odasında mûsiki dersleriyle meşgul olan İsmaîl Dede 1804’te şeyhi Ali Nutkî Dede’yi, bir yıl sonra ilk çocuğu Sâlih’i kaybetti. Oğlunun vefatı üzerine duygularını, “Bir goncafemin yâresi vardır ciğerimde” mısraıyla başlayan bayâtî murabba bestesiyle dile getirdi. 1808’de annesiyle hâmisi III. Selim vefat etti; 1810’da ikinci çocuğu Mustafa’yı da kaybetti.

İsmâil Dede’nin II. Mahmud devrinde sarayla münasebetleri gelişerek devam etti. 1812’de “musâhib-i şehriyârî”ler arasına alındı, bir müddet sonra da müezzinbaşılığa getirildi. Ayrıca bizzat padişah tarafından Murassa‘ İmtiyaz nişanı ile mükâfatlandırıldı. Sultan Abdülmecid döneminde müezzinbaşılık görevi devam etmesine rağmen sarayda eski samimi havayı bulamadığı kaydedilmektedir. 1842’de isteği üzerine Sultan Abdülmecid tarafından kendisine Ahırkapı civarında bir konak verildi. Dört yıl sonra talebeleri Dellâlzâde İsmâil ve Mutafzâde Ahmed efendilerle birlikte padişahtan hacca gitmek için izin aldı. Hac yolunda, Kutbünnâyî Osman Dede’nin unutulmaya yüz tutan mi‘râciyesini bu talebelerine meşketti. Yakalandığı kolera hastalığından kurtulamayarak 10 Zilhicce 1262 (29 Kasım 1846) tarihinde Mina’da vefat etti. Mekke’deki Cennetü’l-muallâ’da Hz. Hatice’nin ayak ucuna defnedildi.

Kaynak: TDV İslâm Ansiklopedisi

Galeri