İSMAİL ZELVİ: KÜÇÜK DEV ADAM
16/07/2024Allah’tan geldik ve yine ona döndürüleceğiz. Hazan yaprakları gibi sevdiklerimiz bir bir aramızdan ayrılıyor. Geçen hafta Cuma günü benden beş yaş küçük amcaoğlum Bayram Zelvi’yi toprağa verdik. Bize ne zaman sıra gelir diye düşünürken bir vefat haberi ile daha sarsıldım. Güzel insan, kendini kültüre ve eğitime adamış cüssesi küçük, dev gibi ülküsü olan bir dava adamını kaybettik… Sevenlerinin başı sağ olsun….
Kamil Çakır tipik bir Oflu’ydu. Kendisiyle bile dalga geçebilen ayrıntıda boğulmayan olayların özüne inebilen biriydi. Boyunun kısalığına dem vurmak isteyelere, “Babam beni yaparken malzemeden çalmış” diye espriyi patlatıyordu.
Kamil Çakır ile yolumuz, İstanbul İl Genel Meclisi’nde çakıştı. Hasbel kader biz basın danışmanlığı yaparken, Kamil Çakır, AK Parti grup sözcüsü, grup sekreteri olarak görev yaptı. Kamil Çakır’ın ilk özelliği çok çalışkan olması. İl Genel Meclisi’ne gelen bütün dosyalara hâkim. Tek tek çalışıyor. Çok pratik zekâlı, çözüm odaklı olduğu için iflah olmaz CHP’lileri bile İstanbul’a yapılacak yatırımlar konusunda ikna edebiliyor. Aslında bizde hizmet edilmesini istiyoruz ama dedirtiyordu. Özel İdare Bürokratlarıyla da CHP Grubuyla da kırmadan dökmeden işleri yürütebiliyor. Meydan okuması gerektiğinde de arkasına bakmadan ben varım diyebilen ender şahsiyetlerden biriydi.
İl Genel Meclisi toplantısı, CHP’liler muazzam muhalefet yapıyorlar. Kamil Çakır kürsüde, konuşturmak istemiyorlar, bağrışma çağrışma, birbirlerini üstüne yürüme. Kamil Çakır CHP grubuna döndü işaret parmağını kaldırdı, ‘ben tek başıma hepinize yeterim” yanıma inanmış bir adam daha alırsam hepinizi duman ederim, oturun yerinize, provokatör herifler size izin vermem’ bu meydan okumaya karşı salon buz kesti. O saldırgan tiplerin hepsi birer kuzuya döndü.
Öğretmenlikten geldiği ve kürsü tecrübesi olduğu için topluma hitabeti mükemmel. Muazzam bir fıkra arşivi var. Konuşulacak her konuda öyle veya böyle bir fıkra bulur taşı (lafı) gediğine oturtur. Grup sözcüsü olarak kürsüye çıktığında herkesi kendine hayran bırakır.
Ona havale edilen hiçbir iş takipsiz kalmaz. Her işi sonuna kadar takip eder. Olumlu veya olumsuz netice almadan da bırakmaz. Hasta idi, yaşlıydı, özürlüydü, fakirdi, garipti, guraba idi onların işlerine koşturmaktan özel bir zevk alır. Ortopedik engellilere tekerlekli sandalye dağıtmak için az çırpınmadı. İmdadına koştuğu insanların duaları inşallah şefaatçisi olur.
Bir gün eskiden tanıdığım bir bayan arkadaş bana geldi. Hacca gitmek istediğini yeteri kadar parası olmadığını söyledi. Finans konusunda nasıl yardımcı olabiliriz diye düşünürken iyi bir kütüphanesi olduğunu kitapları satarsak hacca gidebileceğini söyledi. Kısa sürede kitapları alacak birini bulmak da çok zor. Kamil abiye çıkardım. Hacca gitmeyi çok arzuladığını, İl Özel İdaresinin kitaplarını alıp bir okula vermesi veya kamuya açık hale getirmesi durumunda bu işin çözüleceğini anlatı. Kamil abi beni bir kenara çekti, bu insan samimi mi? Diye sordu. “Abi ben tanıyorum samimi olmasa sana getirir miyim?” dedim. Tamam dedi, kitaplarını istediğin yere sen bağışla, senin hac paranı ben cebimden karşılıyorum” deyiverdi.
Zaman zaman kültürdü edebiyattı sohbetlerimiz de olurdu. İl Genel Meclisi’nin Anadolu turlarının birinde, her şehrin meşhur bir aşk hikâyesi, meşhur âşıkları olduğunu konuştuk, Kamil Çakır, ‘Diyar, diyar yar’ kitabını yazdı. Özellikle eğitim çağındaki çocuklara milli kültürümüzü anlatan sayısız konferanslar verdi. Türkçe klavye konusunda Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği’nde çalışmaları unutulmaz. İl Genel Meclisi kapandıktan sonra da görüşmelerimiz devam ediyordu. Bu arada ben köşe yazılarına ağırlık veriyordum. “Ben de bir gazetede düzenli olarak yazmak istiyorum” deyince, üstadım, akçeli işlere karışmam ancak yazmak istiyorsan, bizim gazetede sana bir köşe verebiliriz deyince çok sevindi. Zaman zaman Eyüp Sultan’a gittiğimizde çay içebileceğimiz, sohbet edebileceğimiz bir mekânımız vardı.
Geçtiğimiz ay bir vesileyle kendisini ziyaret ettim. Akrabası Mustafa Kurtuluş’un zamansız vefatından çok etkilenmişti. İl Genel Meclisi döneminde bir kalp spazmı geçirdiğini bildiğim için kendi durumunu sordum. Çok iyiyim çok şükür dedi. O dönem her hangi bir operasyona, stente ihtiyaç olmadan atlattık dedi. Gazetedeki yazılarından konuştuk. Bu yazarlığa sen bulaştırdın beni diyordu, “Her pazartesi köşe yazıyorum. İşler yoğun olur köşemi yetiştiremem diye bir gün önceden Pazar günü ilk işim kalkıp köşemi yazmak oluyor” dedi. Köşe yazısına başladıktan sonra tek bir hafta bile ara vermedi. Köşe yazılarını sistematik olarak yazdığını belirli konular hakkında ileride birleştirince rahat bir kitap çıkabileceğini anlattı, köşe yazılarından derlediği kitabını gururla imzaladı. Dört adet kitap çalışması olduğunu bunları tamamlamak istediğini söyledi. Ben de kendisine, Abi, kırkından sonra insanlara bir şeyler anlatmak zor, ahlaktı, ilimdi, irfandı, faziletti, yardımseverlikti, küçük küçük hikâyelerle 15 yaş altı çocuklara yönelik bir kitap çalışması yapabileceğini söyledim. Birileri seni görmek istemese de yapacak daha çok işin vardı Kamil Çakır, Mekanın cennet olsun….
Kaynak: https://www.milatgazetesi.com/yazarlar/kucuk-dev-adam-8158/