ÖMER SEYFEDDİN
06/03/2024“Millet: Bir lisan konuşan, bir din, bir terbiye, bir maarifle birbirine merbut (bağlı) insanların mecmuudur (toplamıdır). Bir milleti siyasî hudutlar asla ayıramaz.”
Hikâyeci, dilci ve fikir adamı Ömer Seyfeddin’i vefatının sene-i devriyesinde rahmet ve saygıyla anıyoruz.
ÖMER SEYFEDDİN (1884-1920)
Babasının görev dolayısıyla bulunduğu Gönen’de doğdu. Dağıstan göçmeni bir aileden gelen babası Ömer Şevki Bey binbaşılığa kadar yükselen alaylı bir subaydı. Annesi Fatma Hanım, İsfendiyaroğulları’ndan Ankaralı topçu kaymakamı Mehmed Bey’in kızıdır. Öğrenimine Gönen’deki mahalle mektebinde başlayan Ömer Seyfeddin, babasının bulunduğu Ayancık’tan annesiyle beraber İstanbul’a gelerek dedesinin Kocamustafapaşa’daki konağına yerleşti. Tahsiline Eyüp Askerî Baytar Rüşdiyesi’nde (1893-1896) ve Edirne Askerî İdâdîsi’nde (1896-1900) devam etti. Mekteb-i Harbiyye’de iken 2 Ağustos 1903’te Makedonya’da baş gösteren isyan hareketlerinden dolayı onun bulunduğu son sınıf o bölgede görevlendirilmek üzere erken mezun edildi. Meslek hayatına Kuşadası Piyâde Taburu’nda mülâzım-ı sânî olarak başladı. Ancak İzmir’e varmadan taburunun gönderildiği Selânik’te ve Manastır’a bağlı Pirlepe’de görev yaptı. Buradaki başarılardan dolayı iki liyakat madalyasıyla ödüllendirildi. İsyanın bastırılmasının ardından bağlı bulunduğu tabur 6 Eylül 1904’te Kuşadası’na döndü. 1907 Temmuzu başlarında, İzmir’deki Aydın Vilâyeti Jandarma Alay Mektebi’nin kuruluşunda İtalyan subayı Miralay Tomas’a yardım etmek üzere bu okulun kavâid-i dîniyye hocalığına tayin edildi. Bir ara Köprülü’de Askerî Rüşdiye Mektebi beden eğitimi öğretmenliği görevinde bulunduysa da (1909) iki yıl süreyle Balkanlar’daki Velmefçe, Pirlepe, Osenova, Pirbeliçe, Serez, İştip, Babina, Demirhisar, Cum‘a-i Bâlâ, Razlık gibi sınır yerleşim yerlerinde çete takibiyle uğraştı. Serez mutasarrıflığı Menlik kazası Razlık kasabası yakınlarında bulunan Yakorit köyünde bölük kumandanlığı yaptı.
Ömer Seyfeddin’in İttihat ve Terakkî ile münasebeti Selânik’e tayin edildiği 1909’dan itibaren başlar. 31 Mart Vak‘ası’nı bastırmak amacıyla İstanbul’a gelen Hareket Ordusu’nda o da vardı. Ancak İstanbul’un siyasî-ideolojik havası ve asker-siyaset ilişkisi askerlikten soğumasına sebep oldu. İttihat ve Terakkî’nin maddî desteğiyle çıkan Genç Kalemler dergisinde “yeni lisan” hareketini başlattı (II/1, 11 Nisan 1911, s. 1-7). 1911’de, bütün zamanını kültür konularına ayırmak amacıyla Ziya Gökalp’in teşviki ve tazminatının İttihat ve Terakkî tarafından ödenmesiyle ordudan ayrıldı. Fakat Balkan Savaşı’nın patlak vermesi üzerine yeniden askere çağrıldı ve üsteğmen rütbesiyle Garp Ordusu’nda 39. Alay’ın 3. Tabur’una katıldı (14 Eylül 1912). Komanova’da Sırplar’a, Yanya’da Yunanlılar’a karşı savaştı. 20 Ocak 1913’te Kanlıtepe’de Yunanlılar’a esir düştü. Atina yakınlarındaki Nafliyon kasabasında on ay kadar süren esirlik hayatının ardından İstanbul’a döndü (17 Aralık 1913). Bu sıralarda annesi ölmüş, babası tekrar evlenerek İstanbul’dan ayrılmıştı. Kendisini çok yalnız hisseden Ömer Seyfeddin 23 Şubat 1914’te askerlikten ikinci defa istifa etti. Dârülmuallimîn’de kıraat, Kabataş Sultânîsi’nde edebiyat öğretmenliği görevlerini üstlendi. Aynı yıl İstanbul Dârülfünunu’nda kurulan Tedkīkāt-ı Lisâniyye Encümeni üyeliğine seçildi. 1915’te Harbiye Nezâreti’nin kültür ve sanat adamları için Çanakkale cephesine düzenlediği geziye katıldı. 1915 yılı sonlarında Besim Edhem Bey’in kızı Câlibe Hanım’la evlendiyse de bu evlilik üç yıl sürdü. Siyasî ve hususi hayatındaki olumsuzluk, esasen bozulmuş olan sağlığını iyice kötüleştirdi. Manastır yıllarında kumandanı olan Câvid Paşa’nın Kalamış koyundaki yalısını kiraladı. “Münferit Yalı” adını verdiği bu evde tek başına yaşadı. 23 Şubat 1920’de yatağa düştü, 4 Mart 1920’de kaldırıldığı Haydarpaşa Tıp Fakültesi Hastahanesi’nde 6 Mart 1920 tarihinde öldü. Yapılan otopsi sonucunda hastalığının şeker olduğu anlaşıldı. Cenazesi Kadıköy-Kuşdili Mahmutbaba Mezarlığı’na defnedildi. Buranın tramvay garajı haline getirilmesinden dolayı kemikleri 23 Ağustos 1939’da Zincirlikuyu Asrî Mezarlığı’na taşındı.
ESERLERİ
Vatan! Yalnız Vatan ... (Selânik 1911), Herkes İçin İçtimâiyat: Ticaret ve Nasip (1914), Yarınki Turan Devleti (1914), Mektep Çocuklarında Türklük Mefkûresi (1914), Millî Tecrübelerden Çıkarılmış Amelî Siyaset (1914), Turan Masalları: İhtiyarlıkta mı Gençlikte mi? (1914 ?), Ashâb-ı Kehfimiz (1918), Harem (1918), Efruz Bey (1919). Onun şiirlerini ilk defa Fevziye Abdullah Tansel kitap haline getirmiştir (Ömer Seyfettin’in Şiirleri, Ankara 1972). Hikâyelerini ilk toplayan Ali Canip Yöntem’dir (Ömer Seyfettin Külliyatı, I-IX, İstanbul 1938).
Kaynak: TDV İslâm Ansiklopedisi