PEYAMİ SAFA

PEYAMİ SAFA

15/06/2025

          “Yabancı istilâsına karşı korunması bakımından lisanımızın toprağımızdan hiç farkı yoktur.”

          Romancı mütefekkir Peyami Safa’yı vefatının sene-i devriyesinde rahmet ve saygıyla yâd ediyoruz.

          Ekrem ERDEM
          Genel Başkan

 

          PEYAMİ SAFA (1899-1961)

          2 Nisan 1899’da İstanbul Gedikpaşa’da doğdu ve ismi Tevfik Fikret tarafından konuldu. Babası Trabzonlu köklü bir aileye mensup olan şair İsmail Safa, annesi Server Bedia Hanım’dır. Bir buçuk yaşındayken babası sürgünde bulunduğu Sivas’ta öldü ve ağabeyi İlhami ile annesi tarafından zor şartlarda yetiştirildi. İlk öğrenimine devam ederken sağ kolunda ortaya çıkan kemik veremi yüzünden kendini çok küçük yaşta doktorların, hasta bakıcıların ve ilâç kokularının arasında buldu (1908). 1910’da başladığı Vefa İdâdîsi’ni bu hastalık ve ailesinin geçim zorlukları sebebiyle bırakmak zorunda kaldı. Fransızcasını ilerletirken edebî eserlerin yanı sıra tıp, psikoloji ve felsefe kitaplarına ilgi duydu. Tiyatro eğitimi almak için Dârülbedâyi imtihanlarına girdi, fakat başarılı olmasına rağmen devam edemedi (1914). Savaş şartlarında geçim sıkıntısı artan annesinin yükünü hafifletmek için Posta-Telgraf Nezâreti’nde göreve başlatıldı. Ardından Boğaziçi’ndeki Rehber-i İttihad Mektebi’ne muallim olarak girdi (1917) ve bir süre Düyûn-ı Umûmiyye İdaresi’nde çalıştı (1918). Mütareke döneminde öğretmenlikten ayrılıp ağabeyi ile birlikte Yirminci Asır gazetesini çıkardı. Bu gazetede “Asrın Hikâyeleri” başlığı altında yayımlanan küçük hikâyeleriyle dikkatleri çekti ve ilk kalem kavgasını Küçük Beyler adlı adapte piyesini eleştirdiği Cenab Şahabeddin’le yaptı (1919). Alemdar gazetesinin açtığı hikâye yarışmasında derece alınca devrin yazarları tarafından teşvik edildi. Yirminci Asır kapandıktan sonra Tercümân-ı Hakîkat ve Tasvîr-i Efkâr (1922), Cumhuriyet’in ilânının ardından Son Telgraf, Son Saat ve Son Posta gazetelerinde çalıştı. Halil Lutfi (Dördüncü) ile birlikte Büyük Yol adlı kısa ömürlü bir gazete çıkardı (1925). Aynı tarihlerde hem Server Bedi hem Peyami Safa imzasıyla Cumhuriyet’te de yazıyordu. Bu gazeteyle ilişkisini fıkra yazarı ve edebiyat sayfası yöneticisi olarak aralıklarla sürdürdü (1928-1940). Cumhuriyet’in edebiyat sayfasını yönetti. Bir süre sonra işinden ayrılıp Resimli Ay mecmuasında çalışmak zorunda kaldı. Hareket dergisinde de yazı yazdı. Bu derginin ilk sayısında çıkan “Varız Diyen Nesil” başlıklı yazısı genç edebiyatçı neslin görüşlerini yansıtan bir beyannâme niteliği taşıyordu (1929). Nâzım Hikmet ve çevresiyle ilişkilerini Resimli Ay kapandıktan sonra da sürdürdü. 1930’ların başında Ağaoğlu Ahmet’in çevresinde oluşan fikir hareketine katılarak liberalizme kaydı (1932). Bu arada keşfettiği Cahit Sıtkı’yı (Tarancı) Cumhuriyet gazetesinde üç yazıyla kamuoyuna tanıttı. Aynı yıl annesini kaybetti. Daha sonra ağabeyi İlhami ile Hafta adlı magazin dergisini çıkardı (1934-1936). Bu arada Nâzım Hikmet’in de yazdığı Tan gazetesinde köşe yazılarına başladı (2 Ağustos 1935). İki yazarın aynı sayfada önce ima yoluyla birbirini eleştirmesi daha sonra büyük bir kavgaya dönüştü. Bu çatışma, Peyami Safa’nın ömrünün sonuna kadar sürecek antikomünist mücadelesinin başlangıcı oldu. Hafta dergisinin ardından yirmi bir sayı çıkarabildiği Kültür Haftası (1936) kapanınca Avrupa seyahatine çıkan Peyami Safa, yaklaşık bir ay süren seyahat izlenimlerini Cumhuriyet gazetesinde tefrika ettikten sonra Büyük Avrupa Anketi adıyla kitap halinde yayımladı (1938). Cumhuriyet’ten ayrıldıktan sonra (9 Ağustos 1940) Yeni Mecmua’da yazmaya başladı. Ardından Tasvîr-i Efkâr’a geçti. Bu arada Orhan Seyfi Orhon ve Yusuf Ziya Ortaç tarafından çıkarılan Çınaraltı mecmuasına milliyetçilik anlayışını temellendirdiği yazılar veriyordu. Almanya’yı desteklediği ve ırkçılık yaptığı iddiasıyla aleyhinde Rıza Çavdarlı imzasını taşıyan bir broşür yayımlandı (1943). Çalıştığı Tasvîr-i Efkâr gazetesi bir süre sonra kapatıldı (1944). Irkçılık-Turancılık konusunda hazırlanan bir raporda kırk yedi kişi arasında adı geçti, fakat yargılanan yirmi iki kişi arasında yer almadı. Ziyad Ebüzziya’nın 1945’te Tasvîr-i Efkâr yerine çıkarmaya başladığı Tasvir’de yazmaya devam etti. Aynı yılın kasımında bu gazeteden ayrıldı. Vakit gazetesinin kadrosunda yer aldı ve Demokrat Parti aleyhinde yazılar yazdı. Savaş yıllarında ilgi duymaya başladığı mistisizm, parapsikoloji ve metapsişik merakını da yeni gazetesine taşıdı. Bu arada Cumhuriyet Halk Partisi’ne yakınlaştığı için Necip Fazıl Kısakürek tarafından eleştirildi, bu yüzden aralarında büyük bir kavga çıktı. Mart 1948’de yayın hayatına yeniden başlayan Çınaraltı’na davet edildi ve Ulus gazetesinde yazmaya başladı (1949-1953). Bursa’dan milletvekili adayı olduysa da seçimi kazanamadı (1950). Demokrat Parti’nin antikomünist kimliği belirginleştikçe bu partiye ve liderine ilgi duymaya başladı. Milliyet’teki “Objektif” adlı köşesinde Aziz Nesin ve Çetin Altan ile kalem tartışmalarına girdi (1958). Yönetimin sola yakın bir kadronun eline geçmesi üzerine bu gazeteden ayrılarak Tercüman’a geçti (Mart 1959). Büyük Doğu’da da yazılarına yeniden başlamıştı; fakat bir süre sonra Necip Fazıl ile ikinci büyük kavgasını yaparak yollarını ayırdı. Çok geçmeden yazı işleri müdürüyle anlaşamadığı Tercüman’dan da çıkarıldı (29 Nisan 1960). 27 Mayıs 1960 İhtilâli’nden sonra Türk Dil Kurumu ve Türk Edebiyatçılar Birliği ile ilişkisi kesildi. Türk Düşüncesi’nin yayımına ara vererek Havadis gazetesine geçti (21 Temmuz 1960). Bu gazetedeki yazıları yüzünden aleyhinde protesto gösterileri yapıldı. Düşünen Adam dergisinde (5 Ocak 1961) ve Son Havadis gazetesinde (10 Mart 1961) yazmaya başladı. Bütün bu olaylar sırasında çok yıpranan Peyami Safa oğlu Merve’yi kaybedince (27 Şubat) büsbütün sarsıldı. 15 Haziran 1961 tarihinde Çiftehavuzlar’da bir dostunun evinde öldü ve iki gün sonra Edirnekapı Mezarlığı’nda toprağa verildi.

 

          Eserleri:

          Hikâyeleri. 1. Gençliğimiz (1922), 2. Siyah Beyaz Hikâyeler (1923), 3. Ateş Böcekleri (1925), 4. İstanbul Hikâyeleri (tarihsiz), 5. Hikâyeler. İlk Defa Bütün Hikâyeleri Bir Arada (1980); Romanları. 1. Sözde Kızlar (1922), 2. Şimşek (1923), 3. Mahşer (1924), 4. Bir Akşamdı (1924), 5. Cânan (1925), 6. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930), 7. Fâtih Harbiye (1931), 8. Bir Tereddüdün Romanı (1933), 9. Matmazel Noraliya’nın Koltuğu (1949), 10. Yalnızız (1951), 11. Biz İnsanlar (1959); Fikrî Eserleri. 1. Türk İnkılâbına Bakışlar (1938), 2. Felsefî Buhran (1939), 3. Millet ve İnsan (1943), 4. Mahutlar (1959), 5. Sosyalizm (1961), 6. Mistisizm (1961), 7. Doğu-Batı Sentezi (1962), 8. Kızıl Çocuğa Mektuplar (1971); Piyes. Gün Doğuyor (1937); Seyahat. Büyük Avrupa Anketi (1938); Çeşitli gazete ve dergilerdeki yazılarından seçmeler konularına göre tasnif edilerek “Objektif” adı altında basılmıştır: Osmanlıca, Türkçe, Uydurmaca (1970); Sanat, Edebiyat, Tenkit (1971); Sosyalizm Marksizm Komünizm (1971); Din, İnkılâp, İrtica (1971); Kadın, Aşk, Aile (1973); Yazarlar, Sanatçılar, Meşhurlar (1976); Eğitim, Gençlik, Üniversite (1976); Yirminci Asır, Avrupa ve Biz (1976).

 

          Kaynak: TDV İslâm Ansiklopedisi

Galeri