ŞAİR SÂBİT

ŞAİR SÂBİT

05/09/2023

“Düşsün kulûba cemre-i mihr ü muhabbeti

Bu vakt-i pür safâda bu hâhiş savâb olur”

(Sevgi ve ışığın cemresi kalplere düşsün; 

Bu saflık ve temizlik zamanında bu en uygun dilek olur)

 

Divan şiirimizin son devrinin önde gelenlerinden Bosnalı şair Sâbit’i, vefatının sene-i devriyesinde rahmet ve saygıyla anıyoruz. 

 

Sâbit (-1712)

 

Bosna Uziçe’de doğdu. Asıl adı Alâeddin’dir. Doğum tarihi bilinmemekle birlikte hakkında araştırma yapan Rypka onun 1650 yılı civarında doğmuş olabileceğini söyler. İlk eğitimini Müftü Halil Efendi’den aldıktan sonra İstanbul’a gitti ve Kaptanıderyâ Seydizâde Mehmed Paşa’nın himayesine girdi. 1678’de paşanın aracılığıyla mülâzım, aynı yıl La‘lîzâde ailesine damat oldu. Müderrisliğe başladıktan sonra Çorlu ve Burgaz kadılıklarında bulundu. 1687’de saniye rütbesiyle Kefe’ye kadı tayin edildi. 1692’de Ebûsaidzâde Feyzullah Efendi’nin ikinci şeyhülislâmlığı döneminde Tekirdağ müftülüğüne getirildi ve Rüstem Paşa Medresesi’ne müderris oldu. Sekiz yıl kaldığı bu görevde Edhem ü Hümâ adlı mesnevisini yazmaya başladı, divanını tertip etti ve “Şehrî” mahlaslı bir de şair yetiştirdi. Mûsıle-i Sahn olarak 1700’de Saraybosna mevleviyetine tayin edildiyse de iki yıl sonra görevden alındı. Oğlu İsmail’in Tunca nehrinde boğulması yüzünden büyük üzüntü yaşadığı şiirlerinden anlaşılan Sâbit, bu sırada diğer oğlu İbrâhim’i de kaybetti. 1705’te Konya mevleviyetine gönderildi, kısa bir müddet sonra bu görevden ayrılıp İstanbul’a döndü. 1708’de Diyarbekir mevleviyetine tayin edildi. Bu görevde iki yıl kalıp İstanbul’a dönünce vefatına kadar başka görev almadı. 5 Eylül 1712’de vefat etti. Kabri Topkapı Maltepe Kabristanı’nda Mes̱nevîşârihi Sarı Abdullah Efendi’nin ayak ucundadır.

18. yüzyıl başlarında adından sıkça söz edilen Sâbit’in şiirlerinde yerli ve yeni olma özelliğinin birlikte yürüdüğü görülmektedir. Sâbit halk ağzındaki kelimeleri atasözleri ve deyimlerle harmanlayarak şahsî bir üslûp oluşturmuştur. Bundan dolayı manzumelerinde onu çağdaşlarından farklı kılan garip bir tarz ve değişik bir haz dünyası vardır. Dikkate değer bulduğu ve zevk aldığı her kelime onun şiirine girmiş, manzumelerindeki renkli ve canlı mısralar Tanzimat’ta kendini gösterecek olan yerli, millî bir edebiyatın müjdecisi olmuştur. 

Eserleri: Divan, Zafernâme, Gazânâme ve Selimnâme, Derenâme, Berbernâme’dir. Sâbit’in bir divanı ile yarım kalmış bir mesnevisi yanında bazı küçük hacimli mesnevileri vardır. 

 

Kaynak:TDV İslâm Ansiklopedisi

Galeri