AHMET RASİM
21/09/2023“Aile, okul, vatan aynı anlamdadır. Küçüğü aile, ortancası okul, büyüğü vatandır.”
Zengin Türkçesiyle edebiyatımızın ve basın dünyamızın geçmiş inşasında önemli yer tutan Ahmet Rasim’i, vefatının sene-i devriyesinde rahmet ve saygıyla anıyoruz.
AHMET RASİM (1865-1932)
1932’de İstanbul’da doğdu. Posta ve telgraf memuru babası, kendisi daha çok küçükken başka yere tayini dolayısıyla İstanbul’dan ayrılınca annesi tarafından güç şartlarda büyütüldü. İlk tahsiline Sofular’daki mahalle mektebinde başladı; sonra sırasıyla Kırkçeşme’de Tezgâhçılar, Haydar’da Çukurçeşme, Sarıgüzel’de Hâfız Paşa mekteplerinde okudu. Himayesine girdiği eniştesi miralay Mehmed Bey’in konağında Yâkub Hoca adındaki bir muallimden yazı ve Arapça dersleri aldı. Tahsil hayatından sonra da bu hocanın derslerine devam etti. 1876’da Dârüşşafaka’ya girdi, burada devrin edebî ve fikrî akımlarına karşı büyük bir ilgi duydu ve dirayetli hocalardan faydalandı. Bir yandan Fransızca öğrenerek Fransız yazar ve şairlerini tanıdı, diğer yandan da bilhassa Şinâsi, Nâmık Kemal, Ziyâ Paşa ve Ahmed Midhat Efendi’nin eserlerini okudu; biraz da onların tesiriyle şiir ve makaleler yazmaya başladı. 1883’te okulu birincilikle bitirdi. Birkaç ay sonra diğer Dârüşşafaka mezunları gibi Posta ve Telgraf Nezâreti’ne memur olarak girdi. Bu yıllarda beş vakit namazını kıldığını ve düzenli bir hayat sürdüğünü belirten Ahmed Râsim, tanıştığı bir Ermeni berberin kendisini içkiye alıştırmasıyla bu düzenini tamamen değiştirdi. Binbaşı Bilâl Bey’in kızı Sadberk Hanım’la evlenen Ahmed Râsim memuriyeti bir türlü benimseyemediği için bırakarak kendisini büsbütün gazeteciliğe verdi. Muallim Nâci’nin, arkadaşlarıyla birlikte Tercümân-ı Hakîkat’ten ayrılmasının ikinci günü Ahmed Midhat Efendi tarafından övgü dolu bir dille matbuat âlemine takdim edildi. 1885-1908 yılları arasında Şafak, Gülşen, Hamiyyet, Sebat, Berk, Envâr-ı Zekâ, Maârif, Resimli Gazete, Hazîne-i Fünûn, Mekteb, Mecmûa-i Ebüzziyâ, Pul, Musavver Fen ve Edeb, İrtikā ve Servet-i Fünûn dergileriyle Tercümân-ı Hakîkat, İkdam, Sabah, Basîret ve Saâdet gazetelerinde makaleler, tercümeler ve şiirler yayımladı. Hüseyin Rahmi ile Boşboğaz ile Güllâbi adlı bir mizah gazetesi çıkardı (1324). Bu arada okullar için yazdığı tarih, dil bilgisi, imlâ ve aritmetik gibi çeşitli konulardaki eserlerini kitap halinde bastırdı. Menâkıb-ı İslâm adlı kitabı dolayısıyla II. Abdülhamid’den Mecîdî nişanı aldı. 1898’de Alman İmparatoru Wilhelm’in Suriye gezisi sırasında Ma‘lûmât gazetesi tarafından Suriye’ye, 1916’da da Sabah gazetesince harp muhabiri olarak Romanya cephesine gönderildi. 1927’de İstanbul’dan milletvekili seçildi. Üçüncü ve dördüncü dönem milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bulundu. 21 Eylül 1932’de Heybeliada’daki evinde öldü; cenazesi adadaki Abbas Paşa Mezarlığı’na defnedildi.
Eserlerinden bazıları: Makalât ve Musâhabât (İstanbul 1325), Şehir Mektupları (İstanbul 1316; I-IV, İstanbul 1328-1329). Târih ve Muharrir (İstanbul 1329, Eşkâl-i Zaman (İstanbul 1334, Cidd ü Mizâh (İstanbul 1336), Gülüp Ağladıklarım (İstanbul 1340) ve Muharrir Bu Ya (İstanbul 1926), Gecelerim (İstanbul 1312, 1316), Falaka (İstanbul 1927), Fuhş-ı Atîk, Fuhş-ı Cedîd (I-II, İstanbul 1340), Muharrir, Şâir, Edib (İstanbul 1342), Resimli ve Haritalı Osmanlı Târihi (I-IV, İstanbul 1326-1328), İki Hâtırat Üç Şahsiyet (İstanbul 1332, İstibdattan Hâkimiyyet-i Milliyyeye (I-II, İstanbul 1342), Târîh-i Muhtasar-ı Beşer (İstanbul 1304), Terakkiyât-ı İlmiyye ve Medeniyye (İstanbul 1304), Menâkıb-ı İslâm (I-II, İstanbul 1325-1326), Romanya Mektupları (İstanbul 1333), İlk Büyük Muharrirlerden Şinâsi (İstanbul 1927) Ramazan Sohbetleri (İstanbul 1967).
Kaynak:TDV İslâm Ansiklopedisi