KÂTİP ÇELEBİ

KÂTİP ÇELEBİ

06/10/2023

“İlim öğrenmek isteyen faydalı bir şey işittiği zaman onu yazmalı, okuduklarından aldığı notları kaydetmeli. Çünkü ilim bir avdır, onun bukağısı yazmaktır.”

17. yüzyıl Osmanlı ilim dünyasının sembol isimlerinden velut kalem Kâtip Çelebi’yi, vefatının sene-i devriyesinde rahmet ve saygıyla anıyoruz. 


KÂTİP ÇELEBİ (1609-1657)

Şubat 1609’da İstanbul’da doğdu. Asıl adı Mustafa, babasının adı Abdullah’tır. Ulemâ arasında Kâtib Çelebi, Dîvân-ı Hümâyun mensupları arasında Hacı Halîfe diye tanınır. Beş yaşında iken babasının özel olarak tuttuğu Îsâ Halîfe el-Kırîmî’den ilk dinî bilgileri aldı ve Kur’an’ı kısmen ezberledi. Daha sonra İlyas Hoca’dan dil bilgisi, Böğrü Ahmed Çelebi adlı hattattan yazı dersleri aldı. On dört yaşına geldiğinde babası ona maaşından 14 dirhem harçlık bağladı ve yanına aldı. Böylece Dîvân-ı Hümâyun kalemlerinden Anadolu Muhasebeciliği Kalemi’ne girerek burada hesap kaidelerini, erkam ve siyâkat yazısını öğrendi. Ertesi yıl Abaza Paşa isyanını bastırmak için Erzurum’a giden orduyla birlikte babasının yanında Tercan, 1626’da Bağdat seferlerine katıldı. Her iki seferde de savaşın bütün safhalarına ve sıkıntılarına şahit oldu. Musul’a geldiklerinde (Ağustos 1626) babasını, bir ay sonra da Nusaybin’de amcasını kaybetti. Bir süre Diyarbekir’de kaldı. Babasının arkadaşlarından Mehmed Halîfe tarafından Süvari Mukabelesi Kalemi’ne tayin edildi. 1628 yılında Erzurum muhasarasında bulundu ve birçok sıkıntıyla karşılaştı. İstanbul’a dönünce Kadızâde Mehmed Efendi’nin derslerine devam etti. 1630’da Hüsrev Paşa’nın maiyetinde Hemedan ve Bağdat seferlerine katıldı. Bu seferler sırasında uğradıkları veya zaptettikleri Gülânber Kalesi, Hasanâbâd, Hemedan, Bîsütûn gibi şehir ve menziller hakkındaki gözlemlerini Cihannümâ ve Fezleke adlı eserlerinde anlattı. Daha sonra İstanbul’a dönen Kâtib Çelebi yine Kadızâde’nin derslerine devam ederek tefsir, İḥyâʾü ʿulûmi’d-dîn, Şerh-i Mevâkıf, Dürer ve Tarîkat-i Muhammediyye okudu. Mehmed Paşa’nın kumandasındaki ordu ile tekrar Şark seferine gitti (1633-1634); ordunun Halep’e çekilmesinden istifade ederek hac farîzasını yerine getirdi. Ardından Diyarbekir’de kışlamakta olan orduya katıldı. Burada bazı âlimlerle sohbet etti ve ilmî tartışmalar yaptı. 1635’te IV. Murad’ın Revan seferinde bulundu. Bu sefere ait gözlemlerini oldukça geniş biçimde anlatan Kâtib Çelebi daha sonraki hayatını hemen tamamen ilmî çalışmalara verdi. Daha ziyade tarih, tabakat ve vefeyât türü eserleri okumayı seven Kâtib Çelebi, 1636 yılına gelinceye kadar bu tür kitaplardan birçoğunu okumuş bulunuyordu. Ertesi yıl zengin bir akrabasının ölümü üzerine kendisine düşen oldukça büyük bir mirasın 3 yüz bin akçesini yine kitaplara verdi; geri kalanla da Fâtih Camii’nin kuzey tarafında bu cami ile Yavuz Sultan Selim Camii arasında bulunan evini tamir ettirdi ve aynı tarihte evlendi. Tamamen ilim ve telifle uğraştığından IV. Murad’ın Bağdat seferine katılmadı. 6 Ekim 1657 sabahı vefat ederek Zeyrek Camii civarındaki kabristana gömüldü.

Eserleri: Feẕleketü’t-tevârîḫ, Fezleke, Tuhfetü’l-kibâr fî esfâri’l-bihâr, Takvîmü’t-tevârîh, Kanunnâme, Târîh-i Frengî Tercümesi, Târîh-i Kostantîniyye ve Kayâsire (Revnaku’s-saltana, İrşâdü’l-hıyârâ ilâ târîhi’l-Yûnân ve’r-Rûm ve’n-nasârâ, Süllemü’l-vüṣûl ilâ ṭabaḳāti’l-fuḥûl, Cihannümâ, Levâmiu’n-nûr fî zulümât-i Atlas Minûr, İlhâmü’l-mukaddes min feyzi’l-akdes, Keşfü’ẓ-ẓunûn, Tuhfetü’l-ahyâr fi’l-hikem ve’l-emsâl ve’l-eş‘âr, Dürer-i Müntesire ve Gurer-i Münteşire, Düstûrü’l-amel* li-ıslâhi’l-halel, Recmü’r-racîm bi’s-sîn ve’l-cîm, Beyzâvî Tefsirinin Şerhi, Hüsnü’l-hidâye, Câmiʿu’l-mütûn min celli’l-fünûn, Mîzânü’l-hak* fî ihtiyâri’l-ehak.
 

Kaynak:TDV İslâm Ansiklopedisi

Galeri